LAİKLİK Nedir?
Dinin mutfağına Fikir (yahut Tasavvuf,) sofrasına Şeriat denir
Laiklikse ayaküstü atıştırılan bir ‘fast-food’
Felsefenin mutfağına Masonizm, sofrasına İdeoloji denir*
Demokrasi ise Siyonizmin tekkesi!
Her devlet bir din devletidir, bir inanç devletidir. Sadece şeriatlerimiz farklı*
• Laiklik diye bir gerçek yok! Demokrasi, Hukuk Devlet diye bir gerçek yok!
Kuvvetler Ayrımı diye bir gerçek yok. Hiçbir zaman olmadı da, olmaz da
Şu Kuvvetler Denetimi, İsyanist Krallığın MİLLÎ SİYASALARI törpülediği EYE!
Şu Kuvvetler Ayrımı, çağa hükmedenler eliyle muhalif erkleri ayara getiriş…
Gücün hedef birliğine vurulan gemlerle devletler siyasetinde sessiz cuntalar
İşşu kuvvetler ayrımı üzerinden denetim bir ADLİ denetim değil bir tehdittir
Çağda ‘alternatif siyaslara’ gem vuruculuktur
‘Hukuk Devlet olacaksın!’ Bir gözdağıdır, ‘seni görevden alırım!’ şamarıdır
‘Hukuk Devlet’ten Kasıt, Kuvvetler Didişmesiyle Hedeflerin Budanması!
Kuvvetler Ayrılığı, milli iradelerin (ola ki) ‘kendine geliş siyasasına’ takozdur
Hukuk Devletten kasıt ‘kuvvetler tiyatrosuyla’ siyasi, hukuki, içtimai kaostur
‘Hukuk devlet olacaksın’ uyarısından kasıt, ‘seni yıkarım!’ tehditidir
Onyediseksendokuz Fransa Darbesi’nden sonra kurdurulan tüm devletler,
ısrarla bu mengene batağında tutulur. Kuklalarına bu ‘kabul şartı’ hatırlatılır
Bu uydurma idol, bu istilacı akım, şu Müstekbir ÇağKişotlar,
kendilerine rakip gördüğü devletlere hamleyi bu fake ölçülerle ilişkilendirir
Çirkin emelini saklar. Laiklik, ‘müstemleke kafa’ların işgalseverlik kelimesidir
Hukuk devlet, çağın tornasında ‘bösmüş kafaların yalpasında’ bir uğultudur
Sürüler, bu sakızı çiğner: “cak-cuk, hukuk devlet!”
Avam sakızı ÇIBAN armağanı!
Bu çıbanla çükülen apse beyin, kendisini kimin çüktüğünü bilmez
İltihaplara gebe…
Yutturulmuş şeylerin bir martaval olduğunu kabul etmeyerek
ya dayatılan şu sistemin kölesi oluruz ya da kırmızı hapı seçip
gerçek harikalar diyarı için özgürlük savaşçısı oluruz
Ki böylece tutsağı olduğun ‘bana şimdi ne derler’i kendinde yok ederek
aslına yaslanıp sadece ÖZ’ünden hareketle yaşarsın
Kişi, kendi gerçeğini ortaya koyamazsa
zihinlere çekilmiş toplumsal aşının hayallerini ‘kendi hedefim’dir sanır
Yıkıcının maksatlarını kendimize amaç edinmek ‘nasıl kendi gerçeğimiz’ ola?
Hedefi ‘SEN olmayan’ bir yere gidemezsin. Sürükletilip götürülürsün
_______________________________________________________
(*) 19. yüzyıl felsefe hengamesine işareten söylenmiştir
(*) Bu başlığın konusu, Cahilin Kafasında ‘Baş’ Yok yazısıyla başlar
Dünyada Din İkidir. ASLA BAŞKA ARAMA ve SAYMA!
Aradığımız nedir?
Ya Krallar kendi meclisini kurar
ya da bir meclis çatısı altında ‘bulundurulan sayısal kelleler’,
başkan görünümlü birini ÇEKİP ÇEVİRİRLER: ‘Liderimiz Çok Yaşa!’
Ey! İnsan!
‘Müstekbir Sermayenin’ kendi gizli krallığını örtbas etmeye zekası vardır
Senin görüp bildiğin sadece kapitalizmidir. Peki ya demokrasisi!??
Sen! Adı demokrasi olan ZOKAYLA istismar edilmiş iyi niyetlerinin
peki, GERÇEKTE gerçekleşmesini ister misin?
O halde demokrasi değil, ‘İNSAN HAKLARI!..’ Kavramın bu!
O halde ‘Kimdir Diktatör’ değil! Hangi Kral? Seç!
Dünyada Din İkidir
Bunlardan biri, insanoğlunun zaaflarını kullanarak
(kendi çirkin krallarının aşamadığı tutkularının yolunda)
insanlığı daha da akılalmaz zaaflara davet ederek
kölelik üzerine saltanat peşindedir
Bireyleri, kendi tutkularından habersiz yaşatır
Bu dinin zaferi, insanlığın hüsranı üzerine kurulu ve amaçlıdır
Diğerinde ise zafer -insanlığın saadet ve kurtuluşu üzerine amaçlıdır
Bireyleri, tutkularından haberli kılarak
kendi köleliklerinden kurtulmanın yolunu gösterir ve
insanın insana köleliğini reddeder Gerçek krallık budur. SALİH KRAL!
Çünkü gerçek kral, kullarının zayıflıklarını ne kullanır ne de unutturur
(NEDİR LAİKLİK? Ya da bir şeyi öğrenmeyi gerçekten istemek..?)
LAİKLİK DİYE BİR ŞEY YOK!
Her devlet din devletidir, sadece şeriatlerimiz farklı…
Her komite, her dernek, her devlet bir tarikattır ve her devlet din devletidir
Şeriatları değişik o başka
Böylece her kuruluş, her yapı, her teşkilat aynen bir cemaattir
Anayasası siyonizim dini ile yapılanmış ideolojinin, laiklik iddiası geçersizdir
Amentüsü Masonizm üzerine anayasalanmış devletlerin
‘laiklik sertifikası’ mantık dışıdır. Laiklik iddiasında tam çelişkidir
Amentüsü kamalcılık üzerine anayasalanmış devletin
‘laiklik sertifikası’ mantık dışıdır. Laiklik iddiasında tam bir çelişkidir
Avam ne bilsin gerçeği, bilse avam denir mi?
BİR KİMSEYLE LAİKLİĞİ TARTIŞABİLMEMİZ İÇİN
o kimsenin ‘din başka bilim başka’ diye bir söylemin uydurulmuş olup
bunun -önüne konmuş bir dayatma olduğunu fark etmesi lazım gelir
Kamalcılığın da bir din olduğunu ve anayasanın tüm maddelerinde
kendi tatbikatını açan ‘anahtar ruhsat’ olduğunu fark etmesi lazım gelir
Yani dinsiz hiçbir hareket, yapılanma ve ‘savaş ve mücadele zemininin’
olmadığı-olamayacağı denklemine ulaşmış bir algı nizamı taşıması gerekir
Kavramları ilkin yüksüz(nötr)yani objektif bir dengeden işitmesi gerekir
İnsanın İslam’ına DİN deyip, insanın dinine DİN deyip fakat
İsyanın TEOLOJİ MEKTEPLERİ olan tüm yeryüzü faaliyetlerini
‘bilim kelimesiyle’ yürüterek kendi dinini favori göstermek!
Kendi DÎNÎ ANAYASA temellerini ‘bilimsel anayasa’ tabiriyle açıklamak!..
İşbu İnce Tezgahları sorguluyor olması gerekir
Laiklik Üzerine Konuşacak Kişinin Şunları Bilmesi Gerekir:
Dünya hayatının ‘temelde inanç savaşımı’ olduğunu, bunu kavrayamayanın,
konuyu ‘bir eğlence ve oyundan ibaret’ sandığını; bu inanç savaşımını,
‘emperyalistlerin çeteler arası para ve enerji savaşı’ başlığı altında gizleyip
‘aslonanı yığınlardan saklama politikalarını’ sorgulamış olması gerekir
Halifelik kabulünün, temelde ‘BİR İNSAN KABULÜNÜN delili’ olduğunu
Halifelik yahut (diyelimki şu aynı şey Papalık kabulüne) karşı çıkmanın,
başıboş bir dünyanın sosyal depremlere açık ve korunmasız döndüğünü
fakat şu an yeryüzünde tüm inanç faaliyetlerinin İSYANİST KRALİYET eliyle
‘demokrasi ve hukuk devlet’ tabelası altında dayatılarak
Vatikan da olmak üzere her ülkenin resmî dergah statüsünde güdüldüğünü;
DinAyet ve müftülük, kardinallik, papalık gibi rezalet kurumların
aslen ‘tepegöz dergahı’nın kendi plan ve anlayışı yönünde yürütüldüğünü,
‘İnsanlığın halifesinin’ şu an arzda her kültürü ikna edecek bir çap taşımadığı
hatta olmadığı.. mevcut her inancın yeni spiritüal akımlarla tesviyelenip
Onyediseksendokuz tarikatınca isyanist müktesebata bağlı şekillendirilerek
güya dünyada her inancın yaşatıldığı algısının, işgal zihinlere yamandığını..
ve bu müktesebata da BİLİM dedittirilen şu çağı, OKUması icap eder
LAİKLİĞİ o kimseyle konuşabilmemiz için
öz-duygularını, tutumlarından ayırmadan yaşamak hedefi gütmesi
ve bu gayede olması lazım. Yaşamak iddiası peşinde olması lazım
Sistemlerin yarattığı ‘bir EDİLGEN insan tip’ olmayı değil
ortaya sistemler koyacak bir ETKEN olmayı şahsına layık görmesi lazım
TÜM’ü görmüş olmalı ki parçaları, ayrıntıları konuşabilelim
Ayrıntıya, inceliğe ciddi yetenekleri olmalı ki TÜM’den konuşabilelim
Kısaca, arıyor olması hatta (mümkünse) bulmuş olmalı ki
birlikte mütalaamızdan yapıcı enerji çıksın ortaya…
Bak Şimdi, LAİKLİK NASIL BİR KELİME ve ‘DİN Ne Demek?’
Din Dediğimiz Şey, Bize Değerler Sıralamasını Verir
Adı ateizm de olsa ‘din kavramı’ dışında kalamaz, bir din dışında kalamaz
Kişi, dinini ‘aklı üzerinden’ işler-işletir. Aklını da ‘dini üzerinden’ işler-işletir
Aksi türlü bu, aklını bir işe karıştırmamak, aklı kullanmamak saçmalığı olur
Çünkü (gerçekte) akıl ve zihin, toplumların ortak sahasıdır
Dini, Öyle Bir Gerçekte Tanımlamalıyız ya da Şu İfadeyi Katalım:
Dinin ‘herkeste hareket ettiği’ gerçeğini öyle bir görüp tanımlamalıyız ki
din ve (hiçbir) uygulamanın birbirinden ayrılamayacağını bilmiş olalım
Hiç kimse için ‘kendi dininden bağımsız bir hareketin’ söz konusu olmadığını
net olarak kavrayalım
Ey komünist kardeşim! Din kelimesini ne kadar özelde tutsan da:
herkesin mutlaka bir kitabı.. bir dini ‘mutlaka’ söz konusu
Biz de ‘çağın tüm insanlarını ikna edebilen’ şu tanımı ortaya koyarak
her şeyin bir “DİN” olduğuna kanıt göstermiş oluruz:
“Din (soyut bir tabirle)
Gönlüne koyman ve çıkarman gerekenlerin kim ve neler olması gerektiğine
ikaz ve tatbikattır” Böylece ahlakın temelini bu tercihlerin oluşturur
Kararlılık izlendiğinde (bu da) bir toplumu İnsan toplumu yapar ya da yıkar
Böylece her vatandaş, ekip ya da devletler,
yapıcılığın hangi metotla elde edilip yaşatıldığını aleme kanıtlamak zorunda
Bütün mesele, GÖNLÜMÜZE koymamız ve çıkarmamız gerekenlerin
neler olması gerektiğine yönelik kararlılık ve mücadeledir
Din, bu tasnifi bize ikaz eden bildirge!
Bu itibarla Din, hayatımızın her saniye ve sahasındadır
Bu tanımlama, (Din Nedir sorgusunda ‘göreliliği’ kaldırıp)
konuda herkesi iknaya hak kazandığımızı ispat eder
Çünkü bu temel tanım üzerinden şöylece deriz ki:
Cumhuriyet bir tarikattır! Hiçbir tarikattan farkı yoktur!
Demokrasi, bir tarikattır! Hiçbir tarikattan farkı yoktur
Kanarya sevenler derneği!.. Hiçbir tarikattan farkı yoktur
Dinsiz olan hiçbir kuruluş, organizasyon, dernek, devlet yok! Göremeyiz
UEFA, FİLA, FİBA, FİFA… ABD, AB, vb…
Hiçbir tarikattan farkı yoktur
Kendi aralarında mezhepleşirler
Ve böylece HER MEZHEBİN BİR İMAMI VARDIR!
Dinsiz hiçbir kuruluş yok. Sadece maval var!
Dinsiz hiçbir örgüt-dernek-devlet-komite-meclis-birlik-cemaat-kitle ümmet..
kısacası dinsiz bir millet, DİNSİZ BİR YAPI-YAPILANMA asla yok
Cumhuriyet bir din! Helsinki Yurttaşlar Meclisi bir din, Uefa, Fifa, Fila bir din!
Kamalizim bir din, Darwinizim-Marksizim bir din, Demokrasi bir din
Laiklik bir din. Birleştirilmiş Milletler Teşkilatı bir din!
Ve her din, bir şeyleri İN, bir şeyleri OUT yapar
Laiklik de prensip adı altında ‘kendi koyduğu kanunlarla’ İslam’ı OUT yapar
Her din gibi kendi kuralları dışındaki hükümleri ‘sosyal sahadan’ tecrit eder
Gayet normal, doğal bi şey kısaca!.. Normal olmayan, tuhaf olan şu:
Ya ‘bir mavala inanıyoruz’ enayiyiz
ya da pis tezgahı ‘bir mavalın kılıfında’ örtüp saklıyoruz, kurnazız!
Bulmak istediğimiz şey ‘DOĞRU OLAN MI ya da CAZİP olan’ mıdır?
(Bakın konuyla nasıl da ilgili şu şey: Hangi Tıp, Hangi Bilim?)
SAĞLIKSIZ GIDA SANAYİNİ Yönetenle, ŞİFAYI Yöneten ‘AYNI EGEMEN!’
/Okyanusta Şadırvan. 2010
_______________________________________________________
İlgili Yazılar