MUTLULUK
MUTLULUK
MUTLULUK ve Sıkıntı Terazinin Aynı Kefesindedir
Huzur budur. Sıkıntıyla mutluluğun ‘terazide aynı kefede’ taşınması…
MUTLULUĞUNA ŞÖYLE ENGEL OLMAKTASIN
MUTLULUK, işleyişin düzenliliğine hayran oluşluktur
Bu yoksa mutluluk yok. Sıkıntısız mutluluk, huzur değil ‘sevindirikliktir’
Piyasa tınılı mutluluk, bir sevindiriklik eylemi olup
kuvvetsizdir, şiddetsizdir, iş yapmaz. SIKINTIYI göze almaz
Sıkıntıyı göze alamayan ‘bir mutluluk’, sosyallik cenderesine savurur kişiyi
Böylece yaşanmakta olan huzursuzluğun üzeri bu modifiye ile örtülmüş olur
Sıkıntıya razı olmak, mutluluğun bilinci
Sevdiğinin sıkıntısını gidermen, mutluluğun kuvveti…
Bu birlikte durumda SIKINTI, kendisini başka bir vasfa dönüştürdüğü için
bu da KUVVETİ oluşturur ki sıkıntı artık duyulmaz, taşınan sadece inançtır
HUZUR, öz’de yaşanan kesin sevginin seni ikna edişidir
‘Mutlulukla sıkıntının aynı anda taşınabilmesinin’ yaşattığı bir eminliktir
Mutluluk, güvenden hasıl olmalıdır, narkozlardan değil
MUTLULUK, işleyişin düzenliliğine hayran oluşluktur
HUZUR, sıkıntıyla mutluluğun ‘terazide aynı kefede’ taşınması…
Mutluluk ve Sıkıntı Terazinin Aynı Kefesindedir
SAADET ise “mutlulukla sıkıntı beraberliğinin” birbirinden ayrılması…
Mutluluğun artık sıkıntısından (yani katalizöründen) tamamen kurtulması…
MUTLULUĞU, SAADET ölçüsünde aradığımız için HUZURLU olamıyoruz
Çok hoş bir çiçek, bir koku… İmrenir misin? Takdir edersin değil mi?
İmrenmek, mutluluğa en büyük gölgedir. İMRENME! TAKTİR ET!
• O’nun kudretinin ispatına has,
bu dünyada belirli bir anda huzur cenneti (yani dünya cenneti) yaşanabilir
Fakat ölüm ötesi cennette (yani saadet cennetinde) derece sabitlenir
Dünyadaki ‘huzur cenneti’ sıkıntıya rağmen huzurda olmanın cennetidir
Saadet cennetiyse geri dönüşsüz ve sıkıntının tamamen ortadan kalktığı
sürekli huzurun yaşandığı ebedi saadet cennetidir
Saadete beklentisizlikle ulaşıldığı gözlemlenmiştir
Bilgiye dayalı başarı veya mutluluk, şu dünyada henüz hiç yaşanmadı
Bilgi muteber bir şey olsaydı orucunu ona tutturmaz mıydın?
Sadece mutlu olanlar oruç tutarlar. Huzur İFTARDA
ŞUNA ÇOK DİKKAT!
Enerji, korsan nefsin aklıyla elde edilen bir piyasa teçhizatı gibi
ve de cüzdandaki para gibi madde şeydir
Bu cüzdan içi şeylerle Allah‘ı ikna edemeyiz!
O’na (para kabilinde bu bilgi ve enerjide boyutlarla) ulaşamazsın!
Bir kızı almaya sevgi ve ahlakın yetmediğinde,
cüzdan da dahil bilgi ve enerji stoklarındakini devreye koyup kızı alamazsın
Gerçi böyle kız almak, çağda BİR TAHVİL ÜZERİNDEN TÊVİL olsa bile
Allah’la (varsay ki bu birikimler üzerinden) sonsuz saadet nikahı yapamazsın
Enerjiye, alemlerarası geçiş bilgilerine heves duyulması Şeytan kurnazlığıdır!
Şeytan bu hevesini zaten gerçekleştirmişti! Ama oradan bir ‘insan‘ çıkamadı
Açık olalım! Enerjiyle-bilgiyle, kozmolojiyle, spiritüalizmle erdeme ulaşılmaz
Ahlak ve duruşu zahire çıkmamış bu akımların martavalları, insanlığa baltadır
Çağın gündeliğine söyleyecek sözü olmayanın aklı yoktur
Aklı olmayanın daveti boştur. Hükümsüzdür. Fikir ve bilimsellik teşkil etmez!
Kişisel gelişimcilik, Raikicilik, Oshoculuk, Budacılık, Yaşam Koçculuk,
bizim yerli auracı-enerjiciler vs. ‘oteller konferansçılığının’ yerli şubeleri!
Bunlar bu sektörde cazibe satan küreselin emperyalist tüccarlarıdır
Başaran da bilir kendisini, başaramayan da…
Pelesenk dillerle tükürük operası değil bu iş
Bilgiye dayalı başarı, huzur şu dünyada henüz hiç yaşanmadı
Bilgi muteber bi şey olsaydı orucunu ona tutturmaz mıydın?
Sadece mutlu olanlar oruç tutarlar. Huzur İFTARDA
İşte Mutluluğun Test’i!
Takdire muhatap değerler, hayatın tüm alanına serpişmiş bir gizli sanattır
En sevmediğimizde bile görünen bir kıymet, takdire şayandır
İnsan, takdir etmek için (karşısındakinde) daha da çeşitli yönler aramaz
Sadece bir özelliğini birinde görmek yeter, takdirimizi harekete geçirmeye
Takdir edebilmek, insanın varlık iddia edebilmesinde en temel ölçüdür
İmrenmekse takdir etmek gibi olumlu bir duygu değil, neşe sarsıcı bir durum
Aslen gel-geç imrenişlerimiz, (karmaşık alanlara yayılmış ilgimiz nedeniyle)
asil bir huya zamanında göstermemiz gereken takdirin önünü kestiği için
artık ‘yanlışa kaymış hayranlıklarımızın’ bizde çalkaladığı güvensizliğimizdir
İşte, aşağılık komplekslerinin kökenini, nedenini bu şekilde açıklıyoruz
İnsanın kendini bilmesi, hangi yanını mutlu etmesini bilmesi olur
Saygı ve güvenden hasıl olan imrenmek ise takdirin kapısını aralar
Zira böylesi imrenmek, takdirlerin (tek kişide toplanmışlık) halinedir
Bu yapıya “şahsiyet” diyoruz. İnsanın gerçek şerefi!
İmrenmek şarttır, bu tek insanı bulabilene…
Sonucu takdirdir güven arayışlı imrenmelerin. Aşk bunun dışında yaşanmaz
İmrenmek: Ya tek bir yapıya
ya da imrenmek, kaçık trenlere.. bir güvensiz istasyondan… Ömür boyu!
Çok hoş bir çiçek, bir koku… İmrenir misin? Takdir edersin değil mi?
• Sonuç:
Ona-buna, şuna ‘gel-geç’ imrenmekle ömür mü geçiriyoruz?
İşte bu imrenmek, zamanında göstermediğimiz takdirlerin,
bize “neşe kaçırıcı güvensizliklerimiz” halinde geri dönüşüdür
Vakti geçmiş ilgilerin cezasıdır bu imrenmek
İmrenmek,
Tek bir adresten değil, sağdan soldan tek-tek her karışık iş ve ilişkilerde,
(hem de geçici olduğunu) bilerek topladığımız ağırlıktır kanatlarımıza…
İşte mutluluğun testi!
Takdir eden mutlu, imrenen mutsuz
Şimdi toparlayalım:
Takdir bir güzel vasfa.. Aşk bir huyadır
Gözler madde, bakış manadır…
Göze değil bakışa aşık olunur. Bakıştan maksat, huy!
Bakışın özündedir hayat
Hayat bir bakışın özünde
Gördüklerin, Öz’ü kendine ne kadar baktırdığındır
/Okyanusta Şadırvan. 2012
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle