ÖNSÖZ
ÖNSÖZ
Gerçekten AKLA amade, akılları sarsan bu kitap,
aklımızın şartlanmalarla nasıl YAMANDIĞINI,
akıl şubelerinin birbiriyle nasıl sınırlı bir ilişki ve işgalde tutulup didiklendiğini
hem metodik düzeyde muazzam bir izah çeşnisi
hem edebiyatın harika kullanım tekniği içinde anlatıyor
Sorulur hep: “insanlar neden kitap okumuyor?”
‘Düşünmekten kestirilmiş insanlık biberonlanıyor’ da o yüzden okumuyor
Beyni kızağa çekilmiş insanlığın ‘kitabı kitaptan okuması’ unutturulmuştur!
“Kitabı kitaptan” okumaz! Papirüslerde kitap’ arar
Kendince bulduğunu sandığı şeyi de ‘yazıca okur’ ama nafile!
Çünkü önüne bir şekilde konulmuş yayınlar-şeyler,
kişinin sanki kendi hür seçimiymiş gibi gösterilen,
aslında yersiz ihtiyaç listesi olarak yığınlara pompalanmış papirüslerdir
Bu, ‘Kitap Okuduğu Anlamına Gelmez
Hiç bilmeden yaşar KENDİ olmadığını. Onda yaşayan her şey PİYASAdır
Yaşam, onun hem kontrolünden hem öz-karar ve özel tespitlerinin
‘ona kazandırabileceği idrak ve inançtan’ artık çok uzak bir yerdir
Gerçek’ten kopmalar başlar. İşte Piyasa görevini başarıyla tamamlamıştır!
Piyasa, bu şekil programla her koşulda başarır
‘Kendi kararım’ sandığı tercihleri, aslen piyasanın ona vurduğu prangadır
Koşullar, görüşlerine vurulmuş sınırlı bir penceredir artık onda
Artık sıradan TERCİHLERİNİ ‘bunlar benim kendi KARARIMdır’ sanır
Düşmanın maksatlarını “kendi hedefimdir” sanır
Bu, ‘Kitap Okuduğu Anlamına Gelmez
Yani okumayanların niçin okumadığı sorusundan ziyade
sözde okuyanların “acaba ne okuduklarını!” sorgulamalıyız
Zaten de kitap okumayanlar,
okuyup da topluma örnek olmadıkları bilinen bu kesim yüzünden okumuyor
Bu gözlem toplumca her an yapılıyor olmalı ki
bu yüzden sonuç “tepki olarak kitap okumamak” çıkıyor
Kafa, ‘bilgi stoğu için’ okumak istiyor,
bilinçse ‘pek de işe yaramaz habersel bilginin’
OKUmak yerine geçmediğini biliyor da bu yüzden okumuyor
Bu Kitapta Anlayış ve Bilgi Konuları Birlikte Yürütülmüştür
Konular zaman zaman kümelendirilmiş,
yeri uygun düştüğünde birbiriyle harmanlanarak düzenlenmiştir
Kitap önce 250 sayfayı geçmemek üzere tasarlanmışken
konuların örgünlüğü göz önüne çıktıkça
zorunlu olarak 664 sayfayla okuyucu önünde değerlerini tartışmaya açtı
Yine de müellifin bu kitapta
‘anlayış ve bilgi’ üzerine orijinal yazılarından ancak bir bölümüne yer verildi
Kitapta ana konu dışında yer yer açtığı bahisler bir yan vokal kabilindeyse de
ele alınan her bir konu ve kavram, 6 bin sayfalık toplu döküman içinde
uzun uzun izah edilmiştir
Dökümanın tamamı özge ve örgün olmakla birlikte
6 bin sayfalık tamamlanmış yazı çalışmasında
toplamı belki 10 cümle alıntı kaynak gösterilerek zorunlu örnekler verilmiştir
Gerçekten AKLA amade, akılları sarsan bu kitap,
aklımızın şartlanmalarla nasıl YAMANDIĞINI,
akıl şubelerinin birbiriyle nasıl sınırlı bir ilişki ve işgalde tutulup didiklendiğini
hem metodik düzeyde muazzam bir izah çeşnisi
hem edebiyatın harika kullanım tekniği içinde anlatıyor
Toplamı 6 bin sayfalık dökümanın sonucu olan
Okyanusta Şadırvan’ın “Anlayış ve Bilgi” serisi bakış açınızı değiştirecek
Okyanusta Şadırvan tüm çağa cevap vermiştir
Şu zihin işgalli çağda, kapandan kurtulmaya çırpınan insanları bu kitapla
gerçek bilgi ve anlayışa davet ederken çağa deli gömleği giydirdiğini ve
varsayılan entelektüelliğin hiç de menem şey olmadığını ortaya koymuştur
Şadırvan, ‘insan, heves ve korkularından tasmalanıp yönetilir’ Diyor
Okyanusta Şadırvan yazıları, bizi nerelerimizden,
kimlerin hangi maksatla yönettiklerini idrak etmemizin yolunu açıyor
Bu engellerimizi tanıyıp bilmemizin şart olduğunu anlatıyor
İnsanda asıl gerçeğin anlaşılmasına mani olan ‘isyan yapımızın’ hilelerini,
bizdeki gedikleri; buradan girişle ‘zihin işgali’ olarak nasıl yerleştiğini,
(bu yamalarımızı inanç sandığımızı) ve başarının
(ancak) bu yamalara karşı galibiyetle mümkün olduğunu
delilleriyle gözler önüne seriyor
Gündelik sahneden, piyasa ilişkilerinden,
algılarımızın kaymasıyla ortaya çıkan isteklerimizden,
buradan tetiklenen alışkanlıklarımızdan,
bu alışkanlıklarımız yönetimindeki mantıklarımızdan örnekler veriyor
Bunlarımızın belirlediği siyasal-ideolojik tercihlerimizin
‘GERÇEK bir KARAR’ verişin sonucu olmadığını
çünkü karar merkezimize ulaşan yolların ‘cehennem taşlarıyla’ örüldüğünü
yol üzerindeki gümrüklerin ‘birer şartlanma istasyonları’ olduğunu
YAMALI AKLIN en büyük oyunu olan
“düşünüyorum-doğalım-buyum-bu benim işte! O halde var’ım” algısının
‘bu kabuklardan bir sinyal’ olduğunu
kendini ‘bunlarınla’ birlikte devirmenin gerçek devrimcilik olduğunu,
BUNLARININ ÇELMESİNDE o kişinin ‘kendisini’ okuyamadığını
tek emrin OKUmak olduğunu,
geri kalan bütün söz ve kelamın bu yolda trafik levhaları olduğunu.. ve
ASIL İNSAN’ı (bu kabuklar var oldukça) göremez olduğumuzu söylüyor
Kavramı Doğru Anlayasın. Taşınan Niyet Sarf Edilen Kelimede Mevcut!
Kasıtlı yönlendirmeleri,
terimlerin içine sokuşturan ‘yıkıcı planların kavramları izdüşümünde düşünmem!
Karanlık sistem, yaşamımızı hangi kavramla güdüyorsa
aynı terimi, onun önceki öz-ifadesine çekip yazarım
Analitik yapının hayatımda seyri bu oldu!
Bu çalışma belli bir dille yapılır, teknik kullanılır. İfadelerin dizim sırası dahil,
kavramlarla tetiklenen önermeler, ritme dönüşerek bakir boyutuna saçılır
Böylece çoğu kelimelerin içi bambaşka şekilde doldurulmuş olmak suretiyle
özümüz ‘zihindeki işgali dağıtan’ bir zelzele yaratır
Ki sloganlarda gömülü üstü örtük ifadeler, filtre olup öz frekanslarına çıksın
Aciz nereden bilsin ‘ayrımları yerinde-net göstermek için’ terimlere saygıyı?
Çünkü hem aynı iki şey, hem farklı iki şey! Bu, sloganlarla tezvirat işi değil
Titizliğin gerekçesini nereden bilsin? O kendisine hep söylendiği kalıpta ister
O kalıplarla zaten ne kendi ne de kimseler anlayamamıştı
İddia, titizlik-incelik-idrak ister. Anlatması da dinlemesi de budur iddianın
Okyanusta Şadırvan, bahisleri zihin işgalinin temeline dikkat çekerek açıklar
Şartlanmalarımızın nedenlerini öne çıkararak ortaya kor
Kafadaki yamalarımızdan haberdar eder, iddiası net görünür
‘Yapıcı Subliminal 25. Kareyle’ İfadeyi Okurun Kendisine Kolayca Çözdürtür
Şadırvan yazılarında ifade dizimi,
düşüncesine hapsolduğumuz ‘çağın şartlanma işgalini’ kırma tekniği olup
kavram ve hadiselerin ‘öz güdüme yaslı açılımı’ hatırlatılmak suretiyle
‘yamalı algıyı’ parçalama programı üzerine bir akış sırasıdır
Şadırvan’da her yazı ve söz-söylem,
insanda bu baş sorunun ortadan kalkması amaçlı bir yoğunluğun sonucudur
Sürekli ve ciddi bir takibin yaklaşık 6 aylık sonucunda
yazılarda manken olmuş konuların,
meselede asıl özün anlaşılmasına konuk olduğu anlaşılacaktır
Konuda kalanlar, konuyu anlayamaz! Yazıda alfabeye bakan OKUyamaz
Kavramların kalkış yerlerini görmeden
maksatları anlayamayız, sadece kişisel değerlendirmede kalınmış olur
Fakat mutlaka hissedecektir! His derecesinde kalırsa özeti gene anlayamaz
Bunu tespit ve tecrübeye vardırması lazım
Neye, nereden, niçin baktığımın referanslarını ortaya koymam için
elin kavramlarıyla konuşmayı, elin kelimesiyle düşünmeyi, kendi aczim bilip
konuşmada-düşünmede kavramlara baştan başlayıp tek-tek kendim ördüm
Kendi değerlerimi konuşabilmem için önce 50 yılımı verdim
Hiçbir kavrama hoplama! Kendi doğal paket ifadesiyle düşün ve gerçeği ara
Gerçeğini Doğrularından Bul! Tanıştığın Kendin Ol!
Kaleminde Fikir olmayanın edebiyatı,
zevzek çenenin yuvarladığı sakız patlamasıdır
Sadece ilgi çeker, aslâ önemseyiş uyandırmaz
Şadırvan ‘gerçek bir metot ve FİKİR DİSİPLİNLERİ’ Cenahından İzah Eder
İnsan önce kendini bilecek tanıyacak!
Tek bir yazısında Şadırvan’ın derinliğini fark edebilirsiniz
Uyarılarınız birikim ve ilgi gerektirir, elbette önemli hatta doğrudur da belki!
Fakat Şadırvan yazılarını eleştirirken (o konu olarak) tamamını okumadan
ve (Şadırvan meseleyi nereden kavramış, buna biraz olsun akıl yürütmeden)
vasat bir dipnotla acele davranırsanız değerlendirmeniz sağlıksız olur
Konuları birbirine bağlayan çeşitli makaleleriyle bütünü okumadan olmaz
Mesela: Ufoculuğu şirk ile, şirki deizim ile, deizmi selefilik ile ve günümüzde
‘Diyanet Komitacıları’nın bu ‘selefiliği’ kendilerine mezhep edinişlerine..
hatta tüm bunları Marx’ın ‘yabancılaşma’ kavramındaki isabete atıfla da
izah edip ‘temelsiz gidişatın maksadını’ mantıksal önermelerle ispat eder
Şadırvan’da özeti anlayabilmek için altlara doğru sıkı bir okuma gerekiyor
Şadırvan Her Yelpazeden Anlatır. Onun İçin Her Konu Konu Mankenidir
Konularda kalınmamalı
O anki makale, (birikimi ve tecrübesi olanlara) meselenin özünü anlatırken
anlayışta zayıf seviyede olanlarınsa (buna bağlı makaleleri grup halde okuyup)
bir değerlendirmeye ondan sonra başlaması gerekir
Şadırvan’da ilk çalışma sırası, insanı ‘bilgi yerine bilginin haberiyle’ oyalatan çağı,
ve bunun çakma bilim kürsülerinde nasıl bir obezlik ürettiğini teşhir edip
zihnimizin, ‘bu habersel bilgiye yem edilerek’ kendilerine nasıl hizmet ettirildiğini
‘şekil ezberciliği’ üzere yaşayışımızın geç kalınmış sorgulamasını
bunu bir işgalin ‘yıkıcı başarısı şeklinde’ ele alarak tercüme etmektir
Şadırvan, şu karanlık çağın tuzaklarını tek-tek tespitle
açık net bir izahla kalemin dilinden çıkarıyor! Çağın tüm eğitim kürsülerinin
zihinlere kazınmış heybetini yerle yeksan ettiğini gösteriyor
Okyanusta Şadırvan, ZİHİN İŞGALLERİNİN neler olduğunu
ve bunlarla mücadelenin metodunu açıklıyor
İknası yüksek, etkili anlatımla,
‘zihinlere yamanmış fayların-sarsıntıların’ sismografisini ortaya koyuyor
Temeli ‘zihin işgaline dayalı’ zulüm maksatlı şu çağ için ‘en etkin hücum’
ve fikir müdafaası bu yazılardır
Çağda son sözü söyleyen bir FİKRİN, karanlık çağa aydınlığı
Sevgiler selamlar
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle