Aşkın En Büyük Çeyizi, AT GÖZLÜĞÜ!

Bakış Açısı

‘Bakış Açısı’ dediğin, sadece o bir noktayı görmek için…
Tüm bakışların-görüşlerin, gözün-gönlün aradığı o At Gözlüğü. Alemlik Çeyiz
Farklı bakış diye bir şey yok! O noktayı görüyor muyuz-görmüyor muyuz?
Bütün gözler bu bakışı ararken görüşler çoğalıyor çeşit-çeşit

Kim derse ki:
“Bende bakış açısı yok! Görüş yok! Bende ‘bir at gözlüğü!’ var
O insan sadece nüveyi görür. Onda ‘gözü-gönlü oradan ayırmaz’ bir FİKİR var
Derinlik-incelik-kavrayış-kapsayış işte bu bakışladır

Bu kimse, ‘düşüncelerin’ derinlik kazandırmadığını artık öğrenmiştir
Dostu-düşmanı bilmiştir. EĞİTİMDEN MAKSAT, dostu düşmanı bilmek!
Dost düşman tanımı bilgiyle değil, BİLMEKLEDİR
Bir nikah kıy! Duvak, (sende AT GÖZLÜĞÜ) olsun

‘İlim göstermek olsun’ diye yazılır mıymış?
Yazmakta ilk çalışma sırası, ‘çağın obezite dişlisini’
bunun şanzıman kutusu olan çakma bilim kürsülerini kıskıvrak teşhir edip
zihnimizin, bu ‘masumcu tuzaklarla’ kendilerine nasıl hizmet ettirildiğini
‘şekil ezberciliği’ üzere yaşayışımızın ‘geç kalınmış sorgulamasını’
bir işgalin ‘yıkıcı başarısı’ olarak teşhir ve tercüme etmektir
Anlayan anlar, anlamayan ağlar
Şirkin hammaddesi şu ŞEKİLCİLİK, en ileri suçların köküdür

Kendini bilen üretir, formasyonu konuşmaz
ÖzCÜlük oynamaz. Kelime bahsetmez. Öz’ü kendi söyler ne konuşacaksa!
Çağı, yıkıcı kurumlarını, bilim adı altındaki kampüslerin niyetini açığa döker
Sözü en tepeye der

İnandığın gücün ‘isminden’ bahsetmene gerek yok. Bu bir geçiştirme olur
İnandığın kıymetlin, kutsalın, ‘seni elinden tutup’ tespit ettirendir
Tespitlerin, İNANDIĞININ sana kazandırdığı kıymetlerdir
İnançta DERİNLİĞİN, tespit ve tutarlılığındır. Kopyacılık bir peynir gemisi!

 

Tecrübe Edilmemiş Bir Yaşantı

HAYAT rüzgarından yelkenlenmemiş bir ‘peynir gemisi,’
ayet-hadis-fıkıh-kelam-süslü sözler, bin yıllık ictihatlardan nakliyatçılık…

Bunlar bir oyuncak LEGO

Arapça şablon, Kitap aksanı, Felsefe şivesi, Kapak lehçeli manşetçi diller
Ve kelime sonlarında ‘dır-dır’ takılı, GİYOTİN CÜMLELER
‘Gaz tenekesiyle laf kuyrukları ve bir başbüyünün tılsımlarıdır YAMA!’
Bizler buradan delirdik amma uyanışımızı da akla karşı bir zaferle elde ettik
Şekilcilik, kopyacılık.. bunlar bir oyuncak LEGO
Bunlarla türlü oyunlar, şekiller, desenler yaparsın da ‘gün gelir’ bıkarsın
Kendini avutmaktan utanır sıkılırsın da bunu saklar gereğini de yapmazsın
Allah akılla bulunmaz!’ Bulduktan sonra AKILLANIRSIN o başka
Allah akılla bulunur. Ama hangi akıl? Bu da başka!

Kim neye inanıyorsa
(inandığı o şey,) mutlaka onun tutan eli, işiten kulağı, gören gözüdür*
Artık ‘EL-KULAK-GÖZ’den “kelime bahsetmek” gevezeliktir bu kişide
Faaliyetleridir… Tespitleri ortaya çıkaran RAB’dır onun velisi. Düşünce değil

 

Niçin hemen bir şablona dökeriz ki yalın bir ifadeyi? Çünkü cüz akıl…

 

Yani mukayeseli akıl kullandığımızdan! Gerçek akılsa rağmenlere rağmendir
Kişi, (anlatılan bir gerçeği-hadiseyi) sözü ‘kendi şablonuna’ uydurmaya
(tercüme etmeye) çalışmaksızın niçin ANLAYAMIYOR da
bunu zihninden bir kodla ‘rafa ancak öyle yerleştirme gereği’ duyuyor?
Tercümeyi tercüme ederek ‘evet, ben bu meseleyi bildim’ mi demek istiyor?
Bu tercümelerin alfabesini kim yazdı? Sıkı dur, söyleyelim kim yazmış:

Patatesi ‘kim ekti-üretti.. ama cipsi kim tanımladıysa’
İşgal algı, işbu cipsten bir teknolojiyle akan gıdaların enerjisinden besleniyor
‘Esmer’ diye gerçek ekmeğe seni kimler küstürdüyse sende algı tohumu bu!
Demokrasi diye bu ‘zümrüdü anka’ kuşunu ‘sende kim tanımlattırdıysa’ O!!!
O halde ‘bu algı senin değildir’ olmaz mı? Zihne bunu kim yerleştirdi?
Tercüme tekniğini kim kurdu da bilinçaltına bu korsan kavramları koydu?
Hangi çağ ve sahipleri koydu?
Bilinçaltından periskoplarla senin zihnini kontrol edenler kimler?
Bu YAMAYICI şablonun ‘biçimini’ kim çizdi?
Kavramın içeriğini, ‘ne üzere bir maksatla’ kim, nasıl doldurdu?
Nereye hizmet ettiriliyoruz? Düşüncelerle ‘zihnimizi nereye’ çekiyorlar?
Bunları tecrübe etmeden emin olamayız

 

Öyleyse elde bir tek sağlam veri yahut ölçü kalıyor, o da idrakçe bir dil!

 

Yani o şeyin bizde yaşanmışlığının delili… Yani Rabça alfabe
Yani bu çağda hastalandıysak tedavi bu çağa göre…
Hastalıklar çağdaşsa terapi de çağdaş olmaz mı?
Artık ‘okçu tepesini terk etmiş semboller ve masallar geçidiyle’
kim bilinçaltını temizleyebilmiş?

Dostum! Biz ‘papirüs kafa’ olmamalıyız. ‘Öyleyiz’ demiyorum fakat:
Asl’a yolculuk için bu tehlikeli ve çok muhtemeldir ki aldanık yapımızı
terk etmemizin şart olduğu bir disiplini müdafaa ediyorum

Nasıl ki anlamak yaşamayı sağlıyorsa yaşamak da idrakçede kendini gösterir
İşgal edildiğine ‘şiddetli şahit’ olmayan kimseden bir hürriyet ortaya çıkmaz
Cesaret, bu teste tabi olmak için yaratıldı. Sen de cesaret göstermen için…

Her sözün-ayetin ‘içi boşaltılmış’ şu çağda
Arapça şiveye radarlanmak kadar saçma bir teşebbüs’ daha da görülmedi

Hangi ayetin mi ‘içi boşaltılmış’ diye soruyorsun?
Kendine bir bak. Ondan başka ayet yok. Tüm ayet sen!*1

 
/Okyanusta Şadırvan. 2014

_______________________________________________________

(*1) Konuyla ilgili bir diğer kısa açıklama:
KANIT… Ne Kanıtı? Işığı Yansıtmayacağa Işık Tutulmaz!
 
İlgili Yazılar
NECE? Bir İnsanı Tanımak İsterseniz Gündelik Dilden Konuşmasını Ölçü Alın
NECE? (3) FELSEFECİ gibi’ Diyor!? Sanki Büyücü!
Niçin Bir Şablona Sararız Ki Yalın Bir İfadeyi?
ANLAYIŞI KIT Olan, Sözü Alfabede Arar
ANLAYIŞI YASAKLI Kimseler ‘Sembollere Takılı’ Yaşar
 
ANLAMAMAK Diye Bir Şey Niçin Yok? Şunun İçin Yok:
              
Demek ŞAİR, Demek FELSEFİK! Peki, Kim Bu?
             
Anlayıp da işine gelmez ‘Ayar Verici Tiplere’ toplu cevaplar
KANIT… Ne Kanıtı? (2)
 
PAPİRÜS Nedir? VAHİ Nedir?
       PAPİRÜS 2 – Ahir Zaman
       Bu Çağ Çoktan Kapandı. Hiçbir Karanlık Çağ Bu Kadar Uzun Koşmadı
      PAPİRÜSTEN kastımızı anlamayanın İNANCI BATILDIR
ÇAĞDA METOT Nedir? Niçin Her Devir İçin Değişir? (ÖZET YAZI)

Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »