ARAYIŞ! Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir

ARAYIŞ! Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir

 

 

 

 

GERÇEĞİ ARIYORMUŞ Gibi ‘Görüntü Vermek’ Peşindesin!


Oysa Aradığın Şey Kesinlikle Sana Gösterilmiştir

 
Fakat insanoğlu arayışı üzerine yaşamaz hayatını
Bulamayışı üzerine söylenir durur. Karşılaştığı anda da fark edememiş olurDaha daha.. bir kez daha uyarıldığını kavrayamamış olman
kaçan sahnenin hep aynısını beklemeye odaklanmış olduğundan…
‘Tam Sahne’yi nereden biliyorsun?
Sahne, hep o tek şeyin yaşandığını sürekli saklamakla emrolunmuş perde!
Oyununda hiç değişmezi sırlayıp-gizleyip sunan şu devamlı değişken dekor
Harita!

İşte Sanat! Değişenin içinde hiç değişmeyen… Çokta bir, birde çok!
Sanatın en büyüğü zerrede küll, küll’de zerre! En zorlu aşamasıysa
tüm iradeyle kısmi iradenin sınırlarını keşfetmek üzerine bir idrak

 

 

Aradığın Şey Kesinlikle Sana Gösterilmiştir

 

Karşılaşsak da görmeyişimizin sebebi,
dava güdecek bir yürek taşımadığımızdan… Biline ki bunun da sebebi,
‘KENDİ LEGOLARINI DAVA EDİNMEK oyununda’ esareti prangaya geçirmek!
Davan ne kadar kuşatıcı ve de bir metot? Hiç sorguladık mı?
İfade ve senden çıkan fiil, ne yönde bir gerçek? Hiç merak ettik mi?

 

 

Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir

 

Fakat insanoğlu arayışı üzerine yaşamaz hayatını
Bulamayışı üzerine söylenir durur. Karşılaştığı anda da fark edememiş olur
Yüzüne söylenenler, duyması gerekenlerken
dinlemede tenezzülü “sadece işitmek istediklerine” olursa
anlayışı öğrenmeye kapalıdır
‘Mevcut kabullerim değişmeksizin yerinde aynen kalsın’ şartıyla,
doğruyu edinemez
İstediği kadar ‘eşhedü’ getirsin
hiç kimse ‘mevcut dininin münkiri olmayı tatmadan’ gerçekle şereflenemez
Mevcut heveslerimizi onaylayan bir söz duymayı bekleyerek arayış olmaz

 

 

“Doğruyu, Hakikati Nasıl Anlayabilirim?”

Anlamak sezişe ve idrake bağlıdır. Çalışmaya, niyet ve gayrete bağlıdır

 

Hakikati, tarafını seçerek anlayabilirsin! Zahirde duruşu olmayanın ilmi,
“silsilesi yıkıcıdan gelen” bir merak batıncılığıdır. Bu da benliği yamalar!
Konuyla ilgili tüm yazıları hatta Şadırvan’ın ‘Anlayış ve Bilgi’ kitabını okuyun
Anlamak isteyen dikkat eder, anlar! Israr eden de istediği gibi düşünsün!
Şadırvan sonuçları çoktan yazdı bitirdi
Kimi sadece önüne kondukça düşünüyor!
Biz düşüncelerimizi yazmadık, yazdıklarımız düşündürüyor

 

 

Akletmeyenler,

ortaya konulan her fikri layıkıyla değerlendirebilecek idrak ve mecburiyetin
kendilerinde bulunduğunu nefsine inandırmak zorunda mı ki?
Herkes her şeyi anlayacak diye bir kural yok. Anlamayıversin ne olacak!
Daha bi öz anlatsak ‘sen felsefiksin’e getirecek işi, laf cambazısın’a getirecek*
Daha bi tenezzülle açıkça anlatsan bu sefer seni asacak. Çünkü artık anladı!
Yandın! Neyin anlaşılması gerektiğini bilmeyen şu gayretsize nasıl anlatırsın?

     (*) Demek ŞAİR, Demek FELSEFİK! Peki, Kim Bu?

 

 

 

İhtiyacını Bilmeyen, Hayattan Ne Temin Edebilir?

 

Kaçtığın kadar sana susan gerçekler, şayet ihtiyacındaysan sana konuşur
Sanat, ihtiyacını görende konuşur, ihtiyacına kör olanda suskundur
İhtiyacının ne olduğunu bilmeyen, bu nedenle anlayamaz

 

 

Anlamak, İHTİYACI bilmekle… Peki, İhtiyacımızı nasıl anlayacaz?

 

Hayvan ve her mahluk ihtiyacını biliyor. Bunu da bilmeyene insan denir mi?
Bu yazıda duyduklarımızın akledilmesi gerekirken dinlemede tenezzülümüz
‘sadece işitmek istediklerimize’ olursa.. anlayışımız öğrenmeye kapalıdır

Hayallerden sıyrılıp gerçeğiyle yaşamak isteyen, beklentilerini terk edecek
Beklentilerinden kurtulmayı hedefleyen kişi, kabullerini değiştirecek
‘Mevcut kabullerim değişmeksizin yerinde aynen kalsın’ şartıyla
o kimse doğruyu edinemez
Böyle biri, yazıyı anlayamaz! Anlaması gerekeni anlayamaz
Anladığı şeyler, ‘anlamada üstüne vazife olmayan’ lüzumsuzluklardı
Zaten (şu anladığı şeyler! yüzünden anlayamadığını) düşünemiyor!

 

Anlamanın yolu, soyutlamaktır. Soyuttan somuta.. somuttan soyuta

 

Anlamak ‘Yazılı Kuran Papirüsü’ndeki alfabenin ne dediğini bilmek değil,
Kuran’ın SETAP HALDE İNSANDA AÇILDIĞINI anlamaktır
Anlamak demek,
O’nun şart koştuğu ‘tek bir’ ölçüyle kendisine inanman demektir. Bu şartla
imanda ölçü, allaha inanmak değil O’nun sende var olduğuna inanmaktır
Böylece dünyayı allaha inananlar değil, ‘kendine inananlar’ yönetir
Yönetmekte ihale ‘kendine inananlara’ verilmiştir. Sünnetullah budur
Avam, ‘kendi dışarısında bir varlığa’ inanırken ‘kendine inanana’ kral denir
Sadece güdülmeye alışmış güdükler demokrattır! Tepe yönetici kraldır 

     ‘Kendine İnanmak’ konusu, MUTLAK YÖNLENİŞ olduğundan unutturulmuştur
     bknz. bunun gereğine dair temel ayrıntılar

 

 

 

 

Allah Rasulü Ne Öğretti?

 

Allah’ın var olduğunu değil, O’nun SENDE VAR OLDUĞUNU öğretti!
Sonuçta Allah’a iman, insanın kendine iman etmesidir
Dost Muhammed kendine en iman edenin ilki ve sonuydu. Daha sonu yok!

Kulu üzerinden çalıştırdığı sisteme Allah! diyoruz
Kendi çalışmasının ismini ise kendinden başka kimse bilmedi
Bunu, Allah’ın tanımına karşılık söylemiş olmadığımı biliyorum
Bu tanımdan kasıt: “Tüm işlerini -senin dışında gerçekleştiren bir allah YOK”
Sen şuur et-etme, kapalı ol-açık ol, yorul-yorulma Allah’ın sistemi senden işler
İlgili tanım, bu mutlağa işaret etmesi içindir
İşbu inançla ‘böyle bir Allah’a secde edilir, dışarıda yaşayan bir allaha değil

 


İstediği kadar ‘eşhedü’ getirsin

hiç kimse mevcut dininin münkiri olmayı tatmadan gerçekle şereflenemez
 

Ya kendini haklı sanmaları bitecek ya Hakk’ı öğrenmek niyeti…
Doğru bilgi karşısında ‘duruş pazarlığında’ bir kararsızlık var!
‘Böyle kalıp da ÖYLE OLAYIM’ yok. ‘Ben kalıp SEN OLAYIM’ yok
Hem irticacı Siyonist dincinin ‘bilimlerine’ bağlı kalayım hem çağdaş olayım!
Böyle bir şey YOK! Anlayışın en temel ilkesi: Anlamamak diye bir şey YOK!
Haydi öyleyse “DEVİR KENDİNİ, alnından öpsün seni alem!” Ya da iddia et!
Kafandaki zannıncayla değil, anlam yüklemede kendinceyle değil. Gerçekle!
Reel pozisyonda örtüsü gayet açık şu martavalı, bir hakikatle iddia et, haydi!

 

 

 

 

NE KADAR ÇOK CÜMLE OKURSAN OKU! DİKKAT ETTİĞİN ŞEY NE?

 

Dikkatini, aradığın şey belirler
Ne çok dağınık şeylerin peşinden koşuyoruz, dikkatimiz de öyle dağınık!
Dağınık şeyler arıyoruz. Dağıtılmış, her yere saçılmış şeyler, çok cümleler
KARAR alış-veriş mağazalarımız’ niçin hangar gibi hacimli bir dipsiz kuyu!
Bir karar için çeşni cevaplar, ambarlar, ‘yüklü reyonlar’ niye?
Çok işporta dolaşmak, tonca cümle niye?
Oysa ‘bir çadırlık sözde’ sayfalara bürünür tüm kitap, alınmış bir kararla

Soru, bir kurttur! Doğru cevabı bulur da beslersen bu ‘kelebek olur’ sende
Geçiştirirsen sen gibi meyveyi gübreye çevirir. İçine girip beyninin, yer durur

Neye dikkatlisin peki? Nere bakarsan bak, sanatı gördün mü?
Sanat, idrakin iştahı! İdrakte iştah açıcı eczaya SANAT diyoruz
Bilgiyle kimsenin doyduğunu görmedim. İyileştiğini de…
Bilgiyle iyileşilseydi eczaneler ilacın kitabını satardı
Hastalık sebebi bilgisizlik değil

Sanat, idrakin doyması! İdrakin sanal kabiliyeti olan zeka da,
idrakin üşümeden serinleyebilmesi, pişmeden ısınabilmesinin görevinde
Sanatla iştahlanır idrak, fikredişle doyarsın. Fikir, inancı tespitle elde ediş!

 

 

 

Sana kimse muhatap değil senden başka

 

Kendini muhatap al. Kendinde de huyunu muhatap al
Kimse oturduğu yerden meşhur olmamış
Fakat hayatı, “oturmak gibi sır bir yerden yaşayanlar” hareketlendirmiştir

Bu halde O’nu tanıyamazsın!
Neyi nerede göreceğimizi bilmeyiz! Bulduğumuzda ne var, onu da bilmeyiz
Tanıdığın meşhur kimsede de bulduğunu sandığın şey,
zaten aradığın şey de değildi

Doğuştan İNSAN olduğunu zanneden kişi, başkalarından takdir bekler
Oysa şu gerçek, kimi kişide öyle bir HASRET haline gelir ki
bu kimse İNSAN’a yürür
Ağlayan da sen, memeyi veren de… Henüz acıkmak yok ki ağlamak ola!
Kafayı sürekli bilgiyle doyuran, acıktığını bilmez! Doymadığını biliyor ama

Doğuşunla ‘OLDUM’ SANDIĞIN şey, senin en büyük yanılgın
İşgal edenin kelimesiyle Hürriyet düşünülemez
İşgal edilmiş kelimeden de Hürriyet çıkmaz
Hayatın şartı hürriyet.. insanın amacı kontrol…
Kontrol etmekle edilmek aynı şey olduğunda gerçek hürriyetle tanıştın

Sadece İNANDIĞINDAN öğrenebilirsin. Güvendiğin kadar öğrenebilirsin
DİĞER ŞEKİLDE ÖĞRENDİKLERİN, zaten işine gelen şeyler olup
kendilerine güvenmesen de şunun-bunun söyledikleri olmakla birlikte
kimin söylediği pek de mühim olmayan bir kuyudandır

 
ANLAMAMAK Diye Bir Şey Niçin Yok? Şunun İçin Yok: başlığında yazı devam ediyor
Konuda bir önceki yazı Bilgi, KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
 
/Okyanusta Şadırvan. 2012

_______________________________________________________ 

 
İlgili Yazılar
 
BİLGİ Nedir? Bilginin Haberi, BİLGİ değildir. Havadistir
       Bilgi, KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
       Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir
       DUR Bi Dakka! Neye BİLGİ Diyorsun?
       BİLGİ ve EĞİTİM ÜZERİNE Kısa Kısa
 
BİLİM Denen Neymiş? (Bilimde Rolü Kime Veririz?)
    TEKNOLOJİYE Secde Etmiyor Muyuz?
    Hangi TIP, Hangi BİLİM?
    BİLİM Kendini Aklıyor!?
    Yapay ZEKA Diye Bir Şey YOKTUR
    Gelişmiş Toplumu Neyiyle Ölçersiniz?
BİLİM Denen Neymiş? Bakalım (2)
 
BİLİNÇALTI Nedir?
ZİHİN İŞGALİNE ‘DUR!’ De
       
ZİHİN İşgalinden KURTULMAK
       ZİHNİYET mi? ŞAHSİYET mi? İşte ‘açık ara’ Ayrıntılar
KAVRAMLANDIRMA Nedir Peki? (Anlamakta HIZ, Kavramlandırmadır)
Kavramları KENDİNE ait olmayan kimse DÜŞÜNCEYE mağlup olur
HARF ve MANA
İnsan ve Hayvan
AMAÇ
FİKİR Nedir? Fikirle İdeoloji Arasındaki Fark!
Olmak NEDİR?
PAPİRÜS Nedir? VAHİ Nedir?

Sanat. NEDİR SANAT? Nedir Bilim?

Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü

Index

Comments are closed.

Translate »