Hakikat Nedir?

 

Hakikat Nedir?

 

 

 

Gerçeğini Doğrularından Bul, Tanıştığın Kendin Ol!


Yalan söylenilmesi gerçek! Söylenilmemesi DOĞRUDUR
Doğruya “gerçekler ikna edilerek ulaşılır”
Ön-kabullerin gerçeklerden besleniyor! Ölümsüzlüğün DOĞRUlardan
Mevcut gerçeklerin mi..? Bu gerçeklerin de heveslerinden besleniyor!
Doğru tektir ve bu doğruya gerçeklerden gidilmez
Gerçekler temel alınarak DOĞRU’ya ulaşılamaz
Gerçeklerinin, DOĞRUlardan örülebilmesi için
tıpkı bir serüven halindeki gerçekleri çok da kanıksama
Çünkü her biri seni ayrı ayrı oyalar. Gerçeğin DOĞRU olabilmesi,
vicdanda tutarlılığa yaslı bir niyet taşımasıyla mümkündür

Hakikat, gerçekle doğrunun örtüşüp birleşmesidir
Herkes biliyor, bir tek sen bilmiyorsundur. Bu, bal gibi bir gerçek
Kimse bilmiyor, bir tek sen biliyorsundur. Bu da bal gibi bir gerçek

Akıl, Ne yaptığına şahit olma özelliğin. Hakikat, Aklın amaca şahit olması
Biri BİLİNÇ şubesiyle gerçekleşir, diğeri İDRAK şubesiyle
Bilinç ve İdrak şubesi birbirine bağlandığı anda GÖNÜL dünyanda yaşarsın
Böylece akıl, senin gerçekleştirdiklerin,
hakikatse sende gerçekleşenlerin bilincine vararak Aklın, Gönle istivasıdır

Anlamakta zorluk çektiğinde şuna meylet:
Hakikatin tam olarak idrak edilmesi, mutlak doğrunun
(gerçeğin aksi yönde de HER İKİ DOĞRULUĞUNA) seni ikna etmesiyledir
Hakikatte mutlak doğru, bu iki gerçek şeyin tek’e dönüşmesi olur
Bu iki şeyi ‘bir halde’ kararla yaşayan, hakikat adamıdır
Bu tanım, o kadar mutlak bir tanımdır ki
anlamını sadece erbabı bilir de bunu böyle kabul eder
‘Çoklukta teklik.. Teklikte çokluk…’

• Neme lazımcı ve sıkıntılı kişi, sadece önüne çıkan gerçeklere boyun büküp
DOĞRUYU göz ardı ediyor
Böylece hakikatini reddediyor. Kendinden kaçarcasına uzaklaşıyor

‘Bi akıldan’ çıkıp BİR akla sıçradığında gerçekler delirir, doğruya hoş geldin
Gerçekleri delirten tüm akıl, sana deliliği aştırır. Gerçeklerin delirdi sen değil!
Artık istesen deliremezsin, o şansı da(!) geride bıraktın* Tüm gemiler yandı!
Mecburen fetihtesin. Delilik dünkü çocuk, artık aşk ile çılgınlaşırsın
‘Çoklukta teklik.. Teklikte çokluk’ denen şeyin temel kavrayışı bu olur

     (*) K. T
 
 

Şu İki Zıttı, AKLIN Almalı!

Furkan 30’un ablukası ve de tesiri, seni 3 ayrı yere götürür

1- ‘Herkes biliyor, bir tek ben bilmiyorum..! Herkes yaşıyor bir tek ben öldüm’
     (AN’ın hakkını vermek budur)

2- ‘Herkes ölmüş, şu hale bak! Kimse yaşamıyor, ben diriyim
Kimsenin bilmediği bilgiyle özelliklendim*’

3- Sonunda bu iki şeyin ikisini birden aynı anda defalarca yaşayacaksın!
Hakikat Yolunun en temel girişi olan düstur budur (Linki yazı sonunda tıklayın)
‘Üçüncüye ulaşırsan bu iki kanadın ikisini kullanırsın. Böylece kaymazsın

 

Hakikat Sahası demek, ‘Hal/İrfan boyutuna’ geçiş demektir: Müşahede/Tespit


Allah Var, Bir de BEN’ dediğin/zannettiğin ilk yer, hakikatin ilk giriş boyutu
Çünkü hakikat sahasına ilk ayak basışın, hakikatin tam olarak kendisi değildir
Yapıcının da yıkıcının da ileri gidenleri (kendini bilenleri) bu sahanın toplamıdır
Hakikati görmek (dahi) evliya olmak değildir. Abartan spiritüalistler var da!..
Henüz yolun en başının ağızlara sürülmüş bir parmak balıyla İslam’dan etmece!
Bu konuları da yazmak mecburiyetim bu yüzden hasıl olmuştur
Yoksa, Şadırvan sır-mır bilmez. Sanatçıdır, sezgileri var, bu yüzden nakleder
İslam’ı bozma programları bu kadar ayyuka çıktığı için mecburiyet hasıl oldu
Sırdır diyerek çalım satan maksatlıların söyledikleri yanlışa karşılık 2 adım ötesi!*

     (*) Planlı-Maksatlı tevillere karşı dosdoğrusu… (Sır konusunda bir açıklama)

 

Biraz daha devam edelim:
Bu tam sınav sahasında ak-kara ortaya çıkarak ilerledikçe parazitinle tanışırsın
Özel boyutları vardır, gezersin. Hallenir, tadarsın. İrfan/yani müşahede burasıdır
Buradan ya kaybetmeye ya da kazanmaya yürürsün. Marifete geçemedikçe risk!
Tek muhatabınla ol. İşte şimdi nefes aldık, sakın kaybetme!

Bu doğrultuda ‘Sanatın Aşamaları’ şu düzeydedir:
Allah YOK!: Korsan İlah
Allah VAR!: Müşrik

Hal /İrfana geçiş:
O Var, Bir de BEN: Hakikate Giriş (Tam sınav. İlerle parazitinle tanış: Fenafillah)
O Bende Var: Mümin
O Her yerde, her an hep: Marifet

 

Hakikat evinin bahçesi ‘paranoid mayınlardan’ oluştu

Hakikatin merkezini hiçbir beşer akıl yaşayamadı hatta bu eve giremedi bile
Kumda oynamak serbest

Bahçedeki mücadele ise evin vizesi için
Mayına basanın hakikat organları kopar

Paranoya şartlanmanın mahsulüdür, şartlanmalar an gelir vahameti tetikler
Vahamet duru bilincin engeliyken duru bilinç, sağlıklı zihnin temeli olur
Burası hallolmadan barış-hoşgörü gerçekleşemez, ne kişisel ne de kolektif

Fikir tamlığı bir bayrak. Alemin her noktasında şerefle dalgalanır
Kum tanelerinin her birine isim verir, harekete geçirir

Fikir noktası, İnsanda maddi kuantumların ve ruh tamlığının
en zerresiyle bile uyum birliğindedir
Bu durum -her dokuyu, özden yansıtılan bir örgüyle birbirine bağlı kılar

Bu itibarla İnsanın sorunu ‘doğallıktır’ Doğasını yaşayamamasıdır
Gerçeğini doğrularından bul, tanıştığın kendin ol!

     (*) Furkan 30, işte tam da budur! Niçin yanlış meal veriyorlar acaba?
 
 

 

NEDİR HAKİKAT?

 

DERDİ, “gerçeğini öğrenmek” olan İnsanla,
İDDİASI, “doğruyu kanıtlamak” olan ALLAH, KABULDE karşılaştığında
aşk artık bilinmiştir

Allah, her anda kendini arıyor ve anında buluyor
Seni de bu geziye şahit kılmış. İzlediğin şey budur
Çünkü “kendinde ‘kendisinden başkası’ olmadığını kendine kanıtlıyor”
Kendini sende arıyor da ama adını “Kendimde Allah’ı arıyorum” koymuşuz!
O’nun her an, her anda kendini defalarca-defalarca bulmasına..
sonsuz tekrarlarla arayıp ‘tekrar bulmasına’ HAYAT diyoruz
İşte bu hayatın içindesin

Tüm nefsler O’nun. O’nun kötü nefsi yok. Yarattığı hiçbir kötü yok!
Sadece sana kötü. Sana yasak!
Çünkü sen kendini bi şey sanmaktan kurtarana dek ‘hayatta’ iyi var-kötü var
Sakınılacaklar var. Sığınılacaklar var
Zan bitince ‘iyi-kötü’ diye bi şey yok! Vesilede hayır ve şer diye bir şey yok
Zannın bittiği yerde cehennem ıstırabı yok
Çünkü YAŞATAN, cehennemde de yaşar, en alasıyla hem de
Zandaysak cehennem var. Zandaysak suç var
İşte ‘zannınca bir dünya kurmayasın kendine’ diyedir emir ve yasaklar

 

 

Tek Çizgide İki Hat Var!

Biri tuzak, biri müjde olan şu iki hattın, biri YOL! Biri ŞARAMPOL

Kötüden sakınmanı emreden YAŞATAN, (bunu) sen yoldan çıkarsan
düşüncenin linkine basarsın da ‘sana verilmiş tasavvur gücüyle’
sana verilen ‘OL’ yetkisiyle (kendine) ZAN BİR DÜNYA YARATIP
‘kendini öğrenip kabullenmeyi kendine yasaklamayasın’ diye emrediyor!
Çünkü senin yaratma yetkin var! Ve ‘OL’ sana bahşedilmiş! Bilmiyorsun
Sen yaratan, O ise YAŞATAN… Yaşatan, yaratandan ekberdir
Yol DÜŞÜNMEK/akledebilmektir. Şarampol DÜŞÜNCEDİR. Düşersen savurur
Yaratma için uğraşma, zaten her an düşüncelerinle kaderini yaratmaktasın
DÜŞÜNMEK üzerinden AKLET ki sana uygun olanı çağır. Bu da fikredişledir

 

 

HAYAT

O’nun kendisinin kendisine davranış ve münasebetine bizi şahit tutuşudur 

Hayat! Sevgi üzerine kurulu, güven üzerine işleyen,
sanat olarak açığa çıkan mutlağa yaslanmanın saltanatı

(Sanat üzerinden Sevgiyle yaratılmış Güven) ilişkisine HAYAT deriz
Yaşamın kaynağı Sevgi, işleyişi Güven… Bilim bu Sanat’ın delillendirilmesidir

 

Hakikat,

Onun, kendisinin kendisine olan davranış ve itibarına
kendisinin kendisine olan konuşmalarına
kendisinin kendisine olan tenezzülüne
KENDİSİNİN ŞAHİT OLUŞUDUR
Kendisinin, kendisine şahit oluşuna AŞK
Kendini kendisiyle paylaşmasına SEVGİ
Bu kaynağın, neden-sonuç yasasıyla tabana indirgenişine de HAYAT diyoruz
Hakikat, Aklın amaca şahit olmasıdır

Gerçeği öğrenmeyi dert edinmiş kimseyle sadece KABUL’de buluşuruz
Güya bilgiyi kapıp hala ilkel heveslerine enerji yükleyenle irtibatımız olmaz

Bu ARZA, sana tahsis edilmiş bünyeyi İŞGALDEN kurtarıp
seni fethetmek gayesiyle ‘AJAN’ olarak geldin!

Kendi içini görerek ajanlığını sağlam yapasın diye ARZ diye bi icat var!
Zihin arza bakar, arza dönüktür
Peki ya bu arzda türlü kalabalıklar arasında ‘ayrı başına olup da’
etrafa hükmetmek görevin olsaydı ne kadar hiç ve anlamsız olurdu de mi?
Düşün. Çünkü ayrı değilsin. Zulmeden kendine eder
Akıl almaz ‘tek bir bünye’ var. Zihin sahası ortak.. hakikat sahası ortak!
Düşünce… Bu da ortak ve daha çok irade ortak. Her şey sana yansımakta
Ve sen her şeyin içindesin

Kulu üzerinden çalıştırdığı sisteme Allah diyoruz
Kendi çalışmasının ismini ise kendinden başka kimse bilmedi

Senden istediğini ‘kendi için isteyen tanrı’ inancından
kendinden isteklerinin O’nun istekleri olduğu Allah anlayışına!

 
/Okyanusta Şadırvan. 2010

Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü

Comments are closed.

Translate »
Index