Cahilin Kafasında ‘Baş’ Yok, Başkanlık Hakkında Konuşur!

Ne Mutlu Kendini (ama gerçekten) Bilenlere!

Kendini bilen, yer ve gökyüzünde DEMOKRASİ olmadığını, olamayacağını
hiçbir zaman da böyle bir idare şekliyle dünyanın idare edilmediğini bilir
Arifim diyor.. fakat gerçeği görmüyor. Bunlar ‘bilimsel kafadır’ tabi anlamaz
Aklını peynir ekmekle yiyen ‘demokrat kafaların’
KRALLIK, BAŞKANLIK ne demektir, anlaması mümkün olmaz

Dini tanımlayamayan (ve her yerde inançla hareket edildiğini göremeyenin)
LAİKLİK ne demektir, anlaması hiç mümkün olmaz. Boşa çene yapar

Din ve vicdan hürriyeti gibi maval bir izahla, laikliği meşrulaştırmak boşa!
İnancının esaslarını hayatına katmayanlarla, esaslarını hayatına katanlara,
hiçbir devlet ‘eşit şekilde’ yaklaşmamıştır, yaklaşamaz!

Çünkü HAYATIN kendisi, sadece inancıyla davrananlara yollarını açar
Yapıcı ya da yıkıcı… Hiç fark etmez, inanç olsun tek!
İşin bu kısmı “tam bir hak ve adalet
Eşitlik, inancını gayretle ortaya koyanlara bir “adalet yolu” açar ki
inançlarını hayatlarına katmayanlar,
inançlarını hayatlarına katanların hükmü-tasarrufu altında yaşarlar
Bu (ne kadar da net cümleyi anlayamayan) nasıl ariftir?!

Dinden kasıt imandır. “Din ve vicdan hürriyeti” gibi kelime-i izah, boş iş!
İnanç ve vicdan hürriyeti desek!!? Belki bir adım yaklaşırız doğal hayata!

 

Her devlet bir din devletidir, bir inanç devletidir. Sadece şeriatlerimiz farklı*

 

Dinin adı ‘İslam olunca’ mı din oluyor da ötekisi ‘din’ olmamış oluyor?!
Öteki din, bilim adıyla bir mavalla beynelmilel kampüsleşip dergahlanınca
bunun da gayet bir ‘din olduğu perdeleniyor mu’ acaba?! Bu nasıl bir ariflik!

Galiba arifliği, batıcı entelektüelliğin bir şubesi olmak kıvancı sanıyoruz!
Aydın kişi ve çağdaşçılık denirken
böyle maval bilimin, böyle maval hukukuna insan hakları diyoruz öyle mi?

Tüm dünyanın şu küresel (tek beynelmilel) yönetimin krallığı altında
göstermelik hukuk ve ‘demokrat etiketli’ muhtarlık bir devlet olarak
yönetildiği gerçeğini şayet göremeyen göz, nasıl arif olabile?
Dünyadaki tüm bu muhtarlık devletlerin,
‘devlet’ diye yutturulduğu bu filimden başını kaldırmaz da
bunları medeni ülke sanırsan bu ülkeleri de devlete emsal zannedersen
yönetim şeklinin hepsini bundan ibaret görürsen
tabi ki o zaman niçin ‘demokrat kafasın, bilimsel kafasın’ bu anlaşılır
Anlaşılır ama şu bıngıldak akılla kimlerin işgaline hizmet ettiğin de anlaşılır
Modern Batı yönetiminde “kuvvetler o kadar ayrıymış ki:
‘Amerikan başkanı bile filan derece ve görevdeki adamı atayamıyormuş!’
Canım onu oraya atayan beynelmilel yönetim, Kuvvetlerin Küresel Birliğidir
Hangi kuvvetlerini ayırmış bu tepe yönetim? De bakem!
Kuvvetler Ayrımı hiçbir gerçekte yok! Hukuk devletten zira kasıt, bu partavaldır
________________________________________________________

(*) Bu başlığın konusu, Laiklik makalesi (1) ile başlar
 
 

Demokrasi-Kuvvetler Ayrımı mavalı, Mason hareketin hukuk dayatmasıdır

 

Sonuçta devletler diplomasisinde (devletler arası ikazda) bir egemenin
diğer devlet hakkında duyduğu ilgi, onun ‘hukuk devlet‘ olup olmadığı değil
maksat bir erkin yıkılıp-yıkılmayacağı üzerine tehditi bu ithamla başlatmaktır
Celseyi, zihinlere yamadığı kodla açıp darbesini kukla avam eliyle ısıtmaktır
Devletlerarası ikazda –ilgi, odak, o peyk devletin laiklik karnesi değil
maksat bir erkin yıkılıp-yıkılmayacağı planları üzerine kuklaları kulislemektir

Oysaki hür ve hedefçi bir münazarada
devlet yapısının ‘kuvvetler denetimiyle hukuk devlet olup-olmadığı’ değil
aslen ‘bağımsızlığı ve AMACI’ konuşulması ESAStır*¹

Dinin mutfağına Tasavvuf, sofrasına Şeriat denir
Laiklikse ayaküstü atıştırılan bir ‘fast-food’
Felsefenin mutfağına Masonizm, sofrasına İdeoloji denir
Demokrasi ise Siyonizmin tekkesi!
 

Laiklik diye bir gerçek yok! Demokrasi diye bir gerçek yok!
Kuvvetler ayrımı diye bir gerçek yok. Hiçbir zaman olmadı da, olmaz da
Kuvvetler denetimi, çağa hükmedenler eliyle bir siyasi törpülemedir
(Bknz. HUKUKTA Kuvvetler Ayrımı PARTAVALI başlıklı temel yazı)

Kişi, kendi gerçeğini ortaya koyamazsa
zihinlere çekilmiş toplumsal aşının hayallerini ‘kendi hedefim’dir sanır
Yıkıcının maksatlarını kendimize amaç edinmek ‘nasıl kendi gerçeğimiz’ ola?
Hedefi ‘SEN olmayan’ bir yere gidemezsin. Sürükletilip götürülürsün

DEMOKRASİ BİR MAVAL başlığında yazı devam ediyor
Konuda bir önceki yazı
ŞİMDİ SÖYLE BAKALIM, KİM ÇAĞDAŞ?
 
/Okyanusta Şadırvan. 2010-2012

_______________________________________________________

(*1) Bu paragrafın biraz genişletilmiş açıklaması Ayakkabı Kutularında Ne Vardı? makalesinin şu bölümünde
(*2) 19. yüzyıl felsefe hengamesine işareten söylenmiştir

Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »