DUR Bi Dakka! Neye BİLGİ Diyorsun?

 

Pırıl-Pırıl Parlayan Bilgi Anahtarları Vardı,
İDRAK Kilitleri Paslıydılar

 

BİLGİ, “kulaktan değil” Duygudan Duyulan Bir Eser ve Tatbikat*

 

Şu gözümüzü şu harflerde gezindirdiğimiz şeyler mi?
Cancaazım, onlar hep bir kredi! Krediyle yaşanmaz!
Tapunu al kendinin… Mülküne sahip ol
Aksi taktirde “kimin eli kimin cebinde bir ömürdesin”

 

Hangi Kitap? Hangi Bilgi?

 

Çağımızda bilgi bu denli işporta, gereği -bu kadar karaborsa hiç olmamıştı
Gerçekler bu kadar açık olduğu halde, doğru ne kadar da gizlide

Gerçekten anlamak demek, anladığını KABUL ETMEK demektir
Bildiklerimizin yanlış olduğunu anlamaya ÖĞRENMEK diyoruz
Her şey ve en mükafat ve en başarı, BİLGİDE şu tanıma ulaşmaktır:
‘Canını kendisine verebilmeyi sana öğretenden aldığına’ BİLGİ denir*
Bu tanımdan sonra akan sular durur. Ölçü değer budur
Bunun dışında kalan kabullerin, “bilgi” olmadığını söyleyiveririz
Bedeli ağır bu öz-bilgi, kasıtlı unutturuldu

Bilgi maksatlı kişi, asıl bilgiye ulaşamaz
İkamecik bilgiler, deflasyon içinde işporta!

     (*) BİLGİ Nedir?
 

 

Bilgi Maksatlı Kişi Asıl Bilgiye Ulaşamaz

 

İnsanoğlu,
bir değerin derinliğini öğrenmek maksadıyla kitap okuyacaktır elbet

Gerçek insan adayı ise değer verdiği şeylerin manasını,
‘kaynağından yaşayabilen insanda’ okuyacaktır

Yazılı Kitapla bir ‘havadis bilgiye’ ulaşırsın
İnsan’ı okumakla TÜM BİLGİLERİN CEVABINA…

Bütün bilgi açlığımızın KÖK SEBEBİ, kendimize çeşitli şekilde sorduğumuz
kalabalık sorulara getiremediğimiz ama TEK CELSELİK CEVAP değil midir?

Hayatta bilgiden başka yanılma malzemesi yok
Ta ki BİLGİNİN ne olduğunu anlayana dek
Bilgi maksatlı kişi, asıl bilgiye ulaşamaz
Bilgiyle Erdem, terazinin ayrı kefelerindedir

Hayat bilgiden değil, İNSAN’dan cevaplanmıştır
Bilgiye kul olan, ahmak!.. İNSAN’a ram olan, HAKK’a KULDUR

Bilgi İNSANDAN İNSANA bir insanlık akışıdır. Bu akış,
birbirine aşık karşılıklı iki yapı arasında hareket eden mutlak bilgi olup
tek bilgidir. Başka da bilgi yoktur

‘Seccadeye secde eden, bilgiyi bilmemiştir! Bizden değildir!*
Şeytanını kendine secde ettiren arif, NAMAZI KILMIŞTIR!
Emri anlamamışsa ‘rabba secde’ ettiğini sanan, ‘seccadeye secde’ etmiştir

     (*) BİLGİNİN EN TEMELİ budur

 

 

 

Gerçek İhtiyaçlarımız Derinlerde!

 

Buna rağmen tüm ihtiyaçlarımızı hissederiz. Tedarik yollarını da bilmeyiz
Söylense kabul etmeyiz
Anlamama bahanemiz, tavsiyeleri tınmadığımızın tabî sonucudur
Peki ‘bu kafayla’ ihtiyaçlarımızı nasıl temin edecez?

Buradan çıkardığımız sonuç hep şu oldu:
Tembel kişi, bilgiye düşkün olur
Bilgide çalışkanlık, erdemliğe terstir
Bilgiyle erdem, terazinin ayrı kefelerindedir
Bilgi maksatlı kişi, asıl bilgiye ulaşamaz

 

Esir Şartlarda Yaşayan İnsanoğlunun Malumat Bilgiye İhtiyacı Yok

 

Zihninin sarsılmaya ihtiyacı var! Eğitim bunu sağlar, zihnini sarsar
Çünkü BİLGİ, (kararın sonucu olan bir kabulden) oluşur? Uygulanıyor olandır
Kabul ettiysek uygularız. Tadarız… GERÇEK BİLGİ, icranın eseri
Bilgi, ilginin tetiklediği şey! İlgi duymayan kişi, cahilliğine yenik yaşar

Bu itibarla EĞİTİM, insanın özelliklerinin ORTAYA ÇIKARILMASI değil
özelliklerimizin HANGİ TARAF ADINA KULLANILMASININ disiplinleridir

Yazılı kitaplarla-papirüslerle, süslü sözlerle, kısacası bilgiyle BİLİNÇ açılmaz
Yazıyla, cümlelerle, tarihi belgelerle kimse ikna olmaz
BİLGİ “kulaktan değil” duygudan duyulan bir eser ve tatbikat
Bilgi, KABUL’ün sonucudur. Tercihlenişin değil
Bir karar uğruna ‘rağmenlere rağmen’in sonucu

Dil cüsse, Söz ezber, Öz CEVHER
Bilgiyle bilen kişi, ‘BİLMEKTEN gelen bilgenin kapısında’ KAPI TOKMAĞIDIR
Hep dışarıda kalır, içeri alınmaz!
İçeri her giren ‘bu tokmağa vurup’ girer de
o herkese dokunur da hiç giremez. Çünkü KENDİNİ ÇALAMAZ!
HER ŞEY İNSANLA
Gül bahçesine mazarrat çocuklar sokulmaz

Anlayana sivrisinek orkestra, anlamayana bekçi düdüğünün zurna hayali!
Yellenemeyen ıkınık. Almamış falso. Bir nihavent cenaze. Kem, Küm, Ra

 

 

İNSAN Bilginin Sonu, MEDENİYET Bilimin Sonuçlarıdır

 

Kapsamlı ele alırsak KÜLTÜR medeniyetin tohumudur, medeniyeti doğurur
Medeniyet, kültürler arası yarışın galibi olan o kültürün genişlemiş sahasıdır
Bir kültürün öbür kültürü yutmasıyla medeniyetin çıkışı başlar. Böylece:
Medeniyet kültürün diğer kültürü yutmasıyla ülkeler arası yaşanan kültürdür
Kültür, medeniyetin ortak paydasına bağlı davranış türlerinin paylaşılmasıdır

Diğer yandan
kendi medeniyetiyle çelişen KÜLTÜR, yozlaşmayı sağlayan borsaya dönüşür
Her gün günlük değişen İN’ler-AUT’lar, girdiler-çıktılar bir keşmekeş üretir
Değişen bu borsada kültür ve prensipler bilimsel olamaz, bilime yaslı olamaz
Kültürün yerine yerleşen maksatlar, davranışlarımızı amacından koparır

Kültürler, bilim amacı güden; bilim, medeniyet hedefi güden;
medeniyet de ‘bilginin sonu olan insanı’ ortaya koyan hayatın itişleridir
Bilimin sonucu medeniyet, medeniyetin sonucu İNSAN!
İnsan, bilginin son hali. İnsandan sonra bilgi yok

Yıkıcılar da kültürlerini egemenlediler, uygarlık haline getirdiler
Medeniyet ve uygarlık.. bu iki terim sözlük anlamda eşdeğer bilinse de
bizler kavramda medeniyetle fake medeniyeti birbirinden ayırmak için:
uygarlık, medeniyetin insansız sonucudur’ dedik
Medeniyet, ‘İnsan yetiştirememişse’ adı medeniyet değil, uygarlıktır

 

Dünya nizamlarını, felsefeyi de yöneten FİKİR ya da ideolojik güçler yönetir


Dünyada yönetimler, Fikir Disiplinlerinin siyaseti belirlediği dönemlerde

insanlığa medeniyetler, hürriyetler tesis edebilmiştir
Fikre itibar etmeden ‘siyasetin ideolojisini’ esas gören erk dönemlerinde ise
insanlık, bu kendi medeniyetini çöküşlere götürmüştür
Tarihte bunun aksini kimse gösteremez!
Siyaset mi uluhiyeti tevdi eder yoksa uluhiyet mi siyaseti? O halde:
Uluhiyeti ‘politik destekle’ meşru olan fetvanın eşek tepsin misyonunu

 

 

GERÇEK İNSAN

İnsan, iddiasını sürdürüşünden, sevgiyi sahiplenişinden,
vicdanıyla yürüttüğü yüksek derece hasiplik meziyetinden,
rağmenlerine rağmen’inden, tutarlılığından ve hedef tutuşundan belli olur
Değerler, uyguladığımız bilginin özetidir. İnsanın değerliliği buradan gelir
İNSAN, İDDİASINDAN TANINIR!

Gerçek insan, aniden oluşmuş ve oluşabilecek, rastlantısal bir sonuç değildir
Onun erdemlik süreci,
Sadece o anlık ışığa bağlı hareketlenecek kadar GÖLGE
Sadece tek bir ışığın hareketine uyumlu bir EŞYA

Özgür iradesini kullanma hareketinin coğrafyasında bir BİTKİ
Bu (BİTKİ kimliğini) kendi midesine attığı bir HAYVAN
Ve bu ‘HAYVAN TİPİ’ yönetmek zorunda olduğunu idrak eden ŞAHSİYETTİR

Herkes anladığı kadarıyladır, burada sorun yok! Sorun şurada:
O halde anladığın kadar söyle. Çünkü anladığın kadar öğrenmişsindir
Öğrendiğin kadar uygula. Çünkü uyguladığın kadar iddia edersin
İddia et ki bilginin sende tohumu atılsın
Bilginin mahsulü, ANLAYIŞ KAZANMAK
Böylece anlaşılacak olanı idrak etmeye yolun açılsın
Çünkü idrak, anlayışa egemen olabilme vasfıdır. İddian uyguladığın kadardır
İmanım AŞK, Dergahım GÖNLÜM, Tarikatım KOMANDO

/Okyanusta Şadırvan. 2012

_______________________________________________________

İlgili Yazılar
 
BİLGİ Nedir?
       Bilgi, KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
       Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir
       DUR Bi Dakka! Neye BİLGİ Diyorsun?
       
BİLGİ ve EĞİTİM ÜZERİNE Kısa Kısa
       
Kavramları KENDİSİNE ait olmayan kimse, DÜŞÜNCEYE mağlup olur
       KAVRAMLANDIRMA Nedir Peki? (Anlamakta HIZ, Kavramlandırmadır)
       
Yemeği BİLGİYLE mi Yiyorsun? SALGIYLA mı? Salgının icrası bir eğitimle mi?
 
KAVRAMLANDIRMA Nedir Peki? (Anlamakta HIZ, Kavramlandırmadır)
Kavramları KENDİNE ait olmayan kimse, DÜŞÜNCEYE mağlup olur
HARF ve MANA
İnsan ve Hayvan

Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü

Comments are closed.

Translate »