Allah Affetmez, SEN AFFETTİRECEKSİN!
Kendini bilmeyen bir kimse zaten Allah’ı da hiç bilmediği için
‘Allah her şeyi affeder’ diyor! Kendi affedilsin istiyor da böyle diyor
Her şeyin hesabını isteyecek bir Allah’a inanmıyor
Hani ‘din gününün sahibine’ inanıyor!? Hani Fatiha’ya inanıyor?!
YOK, inanmıyor. Hayır, Allah durduk yere affetmez!
Yapar eder, ‘hicaza varırım affedilirim’ umuyor
2 hafta teheccüte dururum affeder, diyor. Özür dilerim affeder, diyor!!!
Dilencinin avucuna üç beş koklatırım ‘allah bunu sever’ diyor
Allah affedecek olsaydı ‘onlar yaptıklarına pişman olacaklar*’ demezdi
Allah affetmez, SEN AFFETTİRECEKSİN yaptıklarınla, duruşunla…
En baş kural: SAMİMİYETİNLE…
Kendini böyle kandıran kimselerin kişilik hamurları münafıktır
Yapıp ettiklerinde başka kişilik, etmeye devam ettiklerinde başka kişilik,
‘tartı burası haydi tartıl’ dendiğinde kaçan kişilik başka kişiliktir
‘Tartıyı birazdan çekecez altından, haydi son şans’ denildiğinde tınmayan,
yakmaya-yıkmaya-sallamaya bir şuurla devam eden kişilik, başka kişilikken
iş, altından tartı çekilip sınav kapanıp tosladığında senden özür dileyen kişilik,
başka kişiliktir! Kişilik bölünmeleri münafıklıktır
Şayet bölünmeseydi ya kafirdi ya mümin!
Allah tartıdan indikten sonra seni bir daha tartmaz!
Affedilmen için tekrar tartılman gerekir ki bir daha çıkarır
Ama münafık gene doğruya yanaşmaz! Gene gerçeği idam eder
Nefs, tartıdayken belli olur. Bıçak kemiğe dayandığında tüm ölçüyü verir
Kim af dileye, işte o kimse muhakkak tartıya çıkarıla!
Tartıda hoplar, efelenir, atar üstüne binbir atar… Türlü yalan, itham, iftira
Tartıdan sonrası tövbeler, dualar, beklentiler… Yasa ne kadar sade-basitmiş!
Peki, şimdi haklıyı haksız çıkarandan daha zalim kimdir?
Kafir affedilir de mümin olur. Ama münafık parçalıdır, hangi bir tipi affedile?
En ağır ceza, kişiliği bölünmüş münafıklaradır. Affedilemezler
Hiçbir aşama ve süreçte hiçbir zaman ciddi değillerdi
O kadar münafıklardı ki tek umutları: “Allah her şeyi affeder, şirk hariç vs!?”
Hayır affetmez. Aftan samimi kişiler yararlanacaktır
Yapıp ettiği önüne delillerle konulmuş,
savunulacak yanı olmadığını kendi de bildiği halde efelik taslamayı seçmiş,
artık tartı da altından çekildikten sonra
‘o kilo benim değildi, ben şu kiloydum, bu kilo değildim’ şeklindeki
namelerine itibar edilmeyeceği yüzüne söylenildiği halde
tınmayan hiçbir pişkin affedilmeyecektir. Çünkü şeytanlığı bilinçli seçti!
Terazideyken değil de indikten sonra kendi varsaydığı bir kiloyu ederi bildi
Bu acizlerin en umutları Allah’tır gene de… Ama nafile! Çünkü hangi Allah?
Allah ete kemiğe, metale ametale bürünemez mi? Yasak mı var?
Bir tartı olamaz mı? “Bas tartıya gör kilonu” demez mi?
Etli kemikli bir kul görünemez mi? Yasak mı var? Allah hiç konuşmaz mı?
Son konuşmasını 1400-1500 yıl önce yapmıştır da o günden beri küs müdür?
Allah kendiyle konuşur sürekli, sen de buna şahitsin ey KUL!
Allah kendiyle (bir tecellisi bir tecellisiyle muamele tutarak) sanat halindedir
Allah ile Şeytan aynı varlıktır! Allah, kendi Şeytan tecellisini BLOKE ETMİŞ ve
her defasında bu blokeyi gerçekleştirme kudretini sana bana ispat eden,
kadir olan Allah’tır. Sana bana tavsiye ediyor: ‘Ben Şeytanımı bloke ettim
ey kulum sen de et! Başka kurtuluş yok’ diye emreden bir Mevladır, Velidir
Allah’tan başka yoktur! Şeytan O’nun kuludur ama ELÇİSİ MUHAMMED’TİR
İşte bu özel sözleri ayetleri/İŞARETLERİ niçin yazmıyoruz?
Çünkü bizden öğrenerek bize çalım satmaya kalkışan,
bizden öğrendikleriyle toplumda yer edinmede bizi kullanan,
insandan öğrenip ama insanlık yolunda çalışmayan şeytandır da ondan
Ona malzeme vermemek için bazı şeyler umuma söylenmez
İnsanlığa idrak kazandırmak için ayetin gerçeğini umumda söyle de gör
Gör, sana kurşun olarak nasıl döndüğünü! Şeytan’ın “OLDUM” sandığını,
insanlığa çalım sattığını! Senin sözlerini, deyimlerini, tanımlarını ve
özel isabet kavramlarını ‘kendi tebliğsine’ nasıl malzeme yapıp kullandığını…
GÖR EY KUL!
‘Allah-Şeytan aynı varlıktır’ sözümüzü de absürtlüğüne malzeme yap! Haydi
Usta seni Şeytan Toplumuyla tanıştırdı
Onların ne kadar zayıf olduklarını, bir doğruya herkesin muhtaç olduğunu,
doğruyu arza, kitlelere yaydıkça şeytanların yenildiklerini gösterdi
Bu sahada sana güven kazandırdı. Düşün, artık EZİK DEĞİLSİN!
Ama şeytanlarla iş tutmak, onlara hocalık etmek bir cazibe uyandırdı bunda
İsteğinin yolunu açtı. Bu da İnsanlığı uyandıracağı yerde şeytanları besledi!
Beğenilme isteği ağır gelince aşılmaz yollara koyuldu
Çoğu okur bunu tuzağa çeker de bu fark edemez, hevesler girdaplara çeker
Şeytanları beslemezse şöhret olamaz! Alimcilik en satan sektör!
EZİKLER BU ALİMCİLİK İŞLERE HEMEN ATLAR!
Şeytan da ‘cinlere hoca olarak gönderilen bir elçiydi’ ama o kendine yonttu!
Ezikler, toplumda bir yere gelmenin kompleksiyle toplumu Allah’la kandırır
Ezikler için doğrunun yanlışın haklılığın, Hakk’ın önemi yoktur. Senden çalar
Hevesleri Allahlık iddia etmek, hakkı örtmek, şeyhlik-postekicilik hevesleridir
Sözde buna karşıdırlar ama kullandıkları şeyhi de şekil-figür kandırırlar
Çağ ustalarının en kanmadığı budur. Bunlar ince sınavdan geçtiğini görmez
Bunlara: ‘O cennete girsin ben oradan çıkarım’ sözü söylenmiştir. Sünnettir!
Şeytan da ‘cinlere hoca olarak gönderilen bir elçiydi’ ama o kendine yonttu!
Sonra İnsanlık dönemi başladı. Bunun elçisi de ADEM’di… MUHAMMED’ti
Böylece taraflar sahada yerlerini kendi arzu hevesleriyle aldılar
O’nun NİÇİN AFFETMEYECEĞİ, AMA KİMİ NASIL AFFEDECEĞİ BELLİDİR!
Usta, hakikat alemini doğal gidişatıyla döndürür
Bir söz vardır:
“İşte sana niçin ilim verilmediğini ve verilmeyeceğini anlıyor musun?”
Eziklik münafıklık alametidir. Zıbırın fukaralığı, kafirlik alameti…
Konuyla ilgili yazı İnsanın Öğrenmemesindeki Faydanın Şeytan’la Alakası?
/Okyanusta Şadırvan. 2022
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle