Allah ilmi isteyene, zenginliği istediğine verir! Uydurmadır
Böyle bir şey yok
Allah ilmi isteyene, zenginliği istediğine verir! Uydurmadır
Böyle bir şey yok
Bu uydurulmuş lafa ‘hadis’ diyen yanılmıştır
İddia ederse de sapar
Dünya, ilk şekilde
neyin peşine düştüysen mutlaka senin onu elde edeceğin sipariş listendir
O, kim neyi istiyorsa derhal onu o yola sevk eder ve onu ona verir
Bi defa, önce istemeyi biliyor muyuz ki! İstemek NEDİR? NASILDIR? İsteyen KİM?
Kim kimden ne şekilde istiyor? Artık bu unutulmuş şeyler cevaplanmadan
hele bir de tamamen uydurulmuş ifadelerden kalkışla sağlam yol yürünemez
Mana zenginliğine ulaşmadan maddi zenginlik elde eden kimseler,
manevi zenginliğe kendilerini kapatmıştır!* KT.
“Allah ilmi isteyene, zenginliği de istediğine verir!” Böyle bir şey yok!
Bu uydurulmuş lafa ‘hadis’ diyen yanılmıştır. İddia ederse de sapar
Dünya ilk şekilde
neyin peşine düştüysen mutlaka senin onu elde edeceğin sipariş listendir
O, kim neyi istiyorsa derhal onu o yola sevk eder ve onu ona verir
Öyle ya da böyle “zenginlik istemeyeceksin…” DİLEYECEKSİN!
Önce arada bu fark var. Dilemek, ‘murad etmek’ demek
Dilemek, gereğini her şeye rağmen yürütmek, ortaya irade koymak demek
Sen şartlara rağmen gereğini ortaya koy, mutlaka elde edersin
İster mana zenginliğini seç ister şartlara rağmen maddi zenginlik yolunu seç
yeter ki icabını ortaya koy ama!
İkisini de birden elde edebilen bir insan, şu çağda şimdilik henüz yok
Ölçü, bu çıtayı bu çağda yakalamak ölçüsüdür
Mana zenginliğine ulaşmadan maddi zenginlik elde eden kimseler,
manevi zenginliğe kendilerini kapatmıştır* /KT.
Arada kalanlara hiçbir şey yok. Ne öyle ne böyle birikimleri olmaz
Ellerindeki avuçlarındaki toz olur gider
Herkese Dilediği Verilir. Yeter Ki İcaplarına Uy
Şayet elde edememişse rabbını sorgulasın! allahını değiştirsin!
‘Allah ilmi isteyene, zenginliği de istediğine verir!‘ diyerek
buna da ‘hadis‘ deyip bir sapıklığa inanmayı bıraksın
Bu, herkese istediğini veren EL’e hakarettir. HAKKA RET’tir!
Münafığın allahı, bir şey vermeye muktedir değildir
ZENGİNLİK, ihtiyaçsızlık demektir. Her gün bir ihtiyaç peşinde sürüklenen
KATRİLYONERLERE “zengin” demedi şu gönül. Bunlar ‘VARSIL ZIBIRDIR’
Zengine zengin denmez, ihtiyaçsızlık seviyesine ulaşmadıysa
Fakire de FAKR EHL-i denmez, gözü zenginin cebinde oldukça
Kendini gövdeden mütevellit sanan, midesini (icabına yönelip) doyuruyo da
kendini aramayan kimse tabidirki MANA’da bir doyuma ulaşamıyo!
Açlık “diz boyu devam ettikçe” daha da maddeye abanıyor!
Daha çok madde, daha çok maddeyle açığım kapanacak sanıyor!*
İncelesek çok az istisna hariç (böyle taktirsiz kimseler)
manadaki körlüğüne oranla, baya bi madde zenginliği içindedir deriz hatta
(*) A. DURU
Biraz daha izah edersek şu:
Mana olsun, madde olsun her birikimin hem bedeli, hem sorumluluğu var
Şartlara rağmen ‘ilk planda’ her ikisinden biri gerçekleştirilebilir
Bu çağda gerçek maddi zenginliğe ulaşabilmek (ki ulaşmanın sebebi var,
emr-i mecburiyeti var, maddi sahada da örnek ve öncülere ihtiyaç var)
Evet, ‘bu maddi gerçek zenginliğe ulaşabilmek’ için yani yıkıcının tasarruf
ettiği maddi sahada ‘yıkıcıların şu faaliyetlerini’ bir alta çekebilmek için
“mana zenginliğinin gereken düzeyde tamamlanması” şart
Gerçek zenginliğin işareti, mana-madde ikisinin de gerçekleşmesi şart
Alt yapı dediğimiz (kişilik eğitimi) oluşmadan,
manada gereken derinlik sağlanmadan elde edilen madde zenginliği,
zenginlik sayılmayacağı gibi türlü girişimler de başarısızlıkla sonuçlanır
Kalıcı olmaz. Yıkıcı şu anki maddi faaliyetlerindeki zenginliği,
“kendince girip cirit attığı hakikat sahasındaki(!)” ilmi düzeyine yaslanarak
yürütüp sürdürmekte!
Gerçek zenginlik dileyene gelirsek
bu kimselerin “hakikatin -doğru giriş kapısından” girmeleri şarttır
Bu çağa göre bunun kuralları hem yoğun, hem sade ve anlaşılır olmakla
“çağın son fikir ve metodunu tatbik etmekle mümkündür”
Aksi taktirde bireysel faaliyetler ya da yolsuz yürüyüşler
yani disiplinsiz, şuursuz, amaçsız, hedefsiz yürüyüşler ya da
çağda artık “merdiven altına” çektirilmiş olan
günümüz geleneksel tarikatların ‘kasa ve kese’ edinme çalışmalarıyla
bu gerçek zenginlik HEM gerçekleşemez (çünkü bu geleneksel OKUma,
şu yıkıcı tekel güçleri yani müstekbir sermayeyi ‘faaliyetlerinden’ edemez)
HEMİ DE geleneksel metotların şu tarikat yapısı,
‘bu manevi zenginliğin’ ölçüler üzerinden sorumluluk çapı ve yetkinliğini
(bu mücadeleye girmek isteyenlere) kazandıramaz!
Çağın fikir disiplinlerinden kopuk ve habersiz olan bu gibi eğitim şekilleri,
bu çıtayı edindiremez! Anlatabildiğimi umuyorum
Manada zenginliğe ulaşmadan madde zengini olana
ilim ve mana zenginliği yolu kapanır*
/Okyanusta Şadırvan. 2016
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle