Fikirsizliğimizden (çok şeyi) yanlış biliyoruz/yanlışı iddia ediyoruz
1) Hakimiyet Allah‘ındır demek başka şey
Hakimiyetin Allah’ta olduğunu söylemek başka şey!
Sanatı kavrayamazsak varlık olmanın, halife olarak halik olma sebebinin,
sınav-mesuliyet üzere olmanın bilinci ortadan kalkmış olur
Koca kainat sadece ‘tek bir şahsiyetin’ emri amadesine takdim için yaratıldı
Bir İnsana ikram edildi. Alemin yaratılış gayesi bu olduğu gibi
alemdeki tüm varlıklar bu gayeye amadedir, bu şarta hizmet eder
Böylece tüm varlıklar kendi varlık amacını (kesitler halinde)
bir örnek üzerinden gerçekleştirmiş olurlar! Alemde ‘SÜREKLİ tek bir İnsan’
yaşamakta.. ve onun ‘ŞİRKİ (yaması) olmaya uğraşan’ parazit yapısı!..
İnsan, hakim olamadıkça hukuka riayet edemez, icaba yön veremez
Hakimiyet İnsandadır. Hakimiyetin Allah’ta olduğunu söyleyebilmek için
kişilerin teker teker (iradelerini) Hakk’a teslim etmeleri gerekir
Hakk ise (iradeleri) ‘kendileri kul olmadan’ teslim almıyor!
Şahsi iradenin tutarlı kullanılmasının doğurduğu ‘olgun bir süreç’ sonrasında
(kul teslim olduktan sonra) Hakk, o İnsanın ‘alemini’ teslim alıyor
Aleme bu aşamada bakan ‘böylece görüyor’ ki: ‘Hakimiyet Allah’ındır
Fakat bunlar yaşanmadan (buraya varana dek) hakimiyet, İnsana verilmiştir
Kainatta her şey İnsan’a verilmiştir
Hakimiyet de olmak üzere
ve nice hadiselerin karmaşık türevler halinde ‘hareket elde etme şuuru’
sadece insan üzerinden gerçekleşen Tüm Aklın,
Kısmi Akla yetki vermesi sebebiyledir
İnsanın görevi ve inancının icabı, (İnsan dışı varlıkların devir-devir kullandığı
‘BU HAKİMİYET VASFI ve GÜCÜ) yıkıcıdan almak,
hayatı ‘insana yaşanır’ kılmak, böylece sana verilen her doğruyu
ve tasarrufu tekrar Hakk olana teslim etmek, Hakk’ı yerine getirmek,
sendekini yerli-yerine koymaktır ki sen zaten oradasın!
Yeter ki görelim! Muvaffakiyet ve hürriyet, “bunları, sana verdiği
‘sahiplik’ yetkisinin ‘öz-benliğinden işleyen kudretiyle’ gerçekleştirmektir”
Bu ispatı kendin değil de kafada yamadığımız bir allahtan beklemek,
“Ben Allah’ın resulüyüm” tevhidi dışında kalan bir ‘ÖRTME’dir
2) HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ İNSANDADIR
Görmekteyiz ki vekaleten ya da asaleten
Bu ayrımın bilincinde olunsun olunmasın
İster kendi hükmettiğini düşünsün, ister sahibinin adına…
İster sahibini yok saysın, ister tanımasın
İster biçimsel besmeleyle ister bir vekaletin ‘hırsa alet edilmişliğiyle’
ya da ‘tam gaz idrake bağlı bir yetkiye yaslanışla’ yani özünden haberli…
Kısacası Rabbını tanımasa ya da inkar dahi etse
KAYITSIZ ŞARTSIZ Hakimiyet, insanoğluna ve İNSAN’a verilmiştir
Kararlı kullanan, zayıf kullananın hükmünü boşa çıkartır
DOĞRU KULLANAN, yanlış kullananın gücünü kendi iradesi altına alır
Hakimiyet tecellisinde Müslüm-gayri Müslüm ayrımı yoktur
Kim neye müstahaksa o hakimiyet altında yaşar
Allah’ın hakimiyetinde yaşamak isteyenler (sadece onun kulu) olmak şartını
yerine getirmek suretiyle bu idareden yararlanırlar! Başka yolu yok
Bu mesele, 1000 yıllık ictihadler üzerinden akait tütsülemeyle
‘Süslü Sözler üzerinden’ makaleyi nevresime geçirmekle
Fıkıh-kelam-hadis-ayet, ‘expres söz nakliyatçılığı’yla kavranamayacağı gibi
bu yol, Çağın son FİKRİ dışında gerçekleşemez
3) SONUÇ: HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ İNSANDADIR
İnananı-inanmayanı hepimiz
“Hakimiyet Allah’ta olsa keşke!” diyecez de diyemiyoz. Desek hani yeridir
FAKAT NEREDE O YOĞURDUN BOLLUĞU?!
Nerede öyle ‘şu iradeler hengamesinde’ dört ayak üstüne düşmek?
Tasaların, acabaların bittiği bir dünya anlayışı..? Ohoo…40 dönüm bostan!
Kısaca, şu inceliği iyi kavra
Allah, “Hakimiyet bende” deyişiyle inanmayana çalım satmış olmuyor
Tam tersi… Kendisine yaslanmış kuluna:
Hiç endişelenme! Senin hakimiyetin bende artık, bundan böyle demiş oluyor
Dolayısıyla
Hakimiyetin Allah’ta olduğunu söyleyebilmek için
kişilerin teker teker (iradelerini) Hakk’a teslim etmeleri gerekir
Hakk ise (iradeleri) ‘kendileri kul olmadan’ teslim almıyor
Maalesef
‘Nerede o yoğurdun bolluğu?’ İşte iyi anlayalım
/Okyanusta Şadırvan. 2010
_______________________________________________________
İlgili Yazılar