BİLGİ KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
BİLGİ KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
O şey, biz uyguluyorsak bilgidir
Bu esasın dışında bildiklerimiz malumattır
Malumat, BİLGİnin kendisi değildir. Haberdir, havadistir
Çok azımız, hayatın ve geçmiş tarihin doğru bilgilerine ulaşmak isteyebilir
Oysa çoğunluğumuz, hayatın sarnıçlarında dolu halde bulunan suyun,
çevresindeki okyanusun kuvvetli sularından doluştuğunu görmez
Hayat hareketinin ve tarihin doğru bilgilerine kavuşmayı
bir özlem ve ciddiyetle beklediğini düşünürüz insanlığın… Hayır
Durum böyle değildir
İnsanoğlu kendi görüş, düşünce ve ön-fikirlerini
‘düzgün bir çerçeveye oturtmak’ hedefi taşımaktan ziyade
kendi heves ve köksüz itikadını ruhsatlamak derdindedir
Bu kimseler, kendi ‘ANLIK DOĞRULARINI tescilleyen bir tarih’ ve
(kendi yaşantısının, hayatla örtüştüğünü görmek istercesine)
bir hikaye dinlemek ister bilgilenmek adına…
Mevcut heveslerimizi onaylayan bir söz duymayı bekleyerek arayış olmaz
Peşinde koşup bulsan da ‘o söz’ seni daha çok hapseder
Ama kafa kopartacak bir BİLGİ, hürriyetin olur
Bazımız ‘kabullerimizi gidişatımızı’ bizi okşayan onayla bize anlatılsın isteriz!
Ve ‘mevcut halimizi onaylayan bu müjdeyi’ bilgi olarak kabul ederiz
Bu şarta uymayan UYARIYI ne duymak, ne doğru kabul etmek istemeyiz
Kafamızdaki mevcudu onaylayan bir söz duymayı bekleyerek arayış olmaz
Kişi hem geçmişinde hiç yanılmamış olduğunun teyidini, hem gerçek bilgiyi
aynı celsede almış olmak şartıyla doğruyu öğrenip buna ulaşmak istiyor
Fakat bilgilendiği tüm doğruları(?) çöpe atmayı göze almayacak kimselere
hakikatli bir yaşantının müjdesi yok!
Çoğumuz, eski alışkanlıklarımız, ilişkilerimiz, çevre faaliyetlerimiz ve
yanlışa yönlenmiş sevgilerimizle birlikte (yani hiçbir değişime razı olmadan)
eski düzeneğimiz yerinde sabit kalmak şartıyla
bunun üzerine hakikat bilgisi kuralım diyoruz. Böyle bir şey yok
Kendini devireceksin! “BEN Kalıp ‘SEN Olayım’ yok”
Böylece çoğumuz, doğru belgelerle karşılaştığımız halde değişemeyiz
Çünkü bizim anladığımız ‘yeterli değişimin’ ilk adımı,
kendine kıyabilme/ kendini devirebilme sahasında elde edilir
Kişi, çürük şekilde taşıdığı ön-fikirlerinin yıkılışına,
ister istemez razılık gösterebilmesinden hareket kazanır
‘Korkularından sarsılmayı’ dikkate almazlığıyla fark ve onun bilgisine ulaşır
GERÇEK NE Mİ? Burada gerçek şu: Arayışı gerçek olmayan kimseye
ÇAKILDIĞI YERİN bir ilerisini gösterip kanıtladığında seni terk edecektir
Sen terk edilen değilsin, o kimse kendi gerçeğine sırtını döndü
İşte gerçek böyle bir şey
(Bilginin gereği yani başlangıcı ‘temel hadise 2’ dir)
Karşımızdaki Muhatabımızı Güya Kabul Ettik! Hayır!
Kişide beğendiğimiz şey aslında onun doğrusunu ‘gerçekte kabul’ değil,
kendi görüşümüzü okşayıp onaylayan o tutumunu, (kafamıza yattığı için)
‘sözde kabulümüzdür’ Retlerimiz de böyledir. Ne o? “Kafama uymadı!”
Kişi, ön kabullerinden ve duyma alışkanlığının dışından duyarsa ÖĞRENİR!
Çünkü sanat, sana ‘duyman gerekeni’ söyler, asıl açlık noktana seslenir
Kişinin yüzüne söylenenler duyması gerekenlerken, dinlemede tenezzülü
sadece işitmek istediklerine olursa anlayışı öğrenmeye kapalıdır
Hayallerden sıyrılıp gerçeğiyle yaşamak isteyen, beklentilerini terk edecek
Beklentilerinden kurtulmayı hedefleyen kimse kabullerini değiştirecek
‘Mevcut kabullerim değişmeksizin yerinde aynen kalsın’ şartıyla
o kimse doğruyu edinemez
Böyle biri yazıyı anlayamaz! Anlaması gerekeni anlayamaz
Anladığı şeyler, ‘anlaması gerekenler dışında kalan’ anladıklarıydı
‘Anlamada üstüne vazife olmayan’ lüzumsuzluklardı
Zaten (bu anladığı şeyler! yüzünden anlayamadığını) düşünemiyor!
Anlayacağına çalışmalı. Kişi, alışkanlıklarını aşan şeyleri anlamaya çalışmalı
İNSAN’ın anlamadığı hiçbir şey yok, şayet olsa imanından şüphe duyar
İmanda anlamadım yoktur
Şadırvan’ın ölçüsünde ‘anlamadım’ diye bir şey söz konusu değildir
Herkes her şeyi anlar! Mesele şu ki ‘kabul etmez’
Yani anlamamasının sebebi, ‘sözde evet’ dediklerini aslen kabul etmeyişidir
Anlamak, karşılaştığı ‘sözde doğrusunun’ iç yüzünü kabul etmekle…
İstediği kadar ‘eşhedü’ getirsin,
hiç kimse mevcut dininin münkiri olmayı tatmadan gerçekle şereflenemez
Nefsin ÖLÜMÜ TATMASI budur!
Ya kendini haklı sanmaları bitecek ya Hakk’ı öğrenmek niyeti..!
Doğru bilgi karşısında ‘duruş pazarlığında’ bir kararsızlık var!
‘Böyle kalıp da ÖYLE OLAYIM’ yok. ‘Ben kalıp SEN OLAYIM’ yok
Zihninin sarsılması tedavin olur şayet burun kıvırmazsan
Beklenti ve alışkanlıklarını sarsan şeylere kılıç çekme!
Acı ve ‘sana itici gelen eczalardır’ senin hürriyetin
Bu eser zihin işgallerini açıkladı
BİLMEMEK MÜMKÜN DEĞİL! PROBLEM KABUL’DE
Gerçekten anlamak demek, anladığını KABUL ETMEK demektir
Bildiklerimizin yanlış olduğunu anlamaya ÖĞRENMEK diyoruz
Her şey ve en mükafat ve en başarı, BİLGİDE şu tanıma ulaşmaktır:
‘Canını kendisine verebilmeyi sana öğretenden aldığına’ BİLGİ denir
Bu tanımdan sonra akan sular durur. Ölçü değer budur
Bunun dışında kalan kabullerin “bilgi” olmadığını söyleyiveririz
Bilgi KABUL’ün Sonucu
karşısındakini ancak kendi seviye sınırlarında görmek kaydıyla kabul eder
Kontrol edemeyeceği şeyi kabul etmek istemez! Acaba neden?
Çünkü kontrol edilemez bir varlığa çatana dek
kafasında yarattığı putu ‘elinde oynattığına’ inanmanın tatminindedir
Elinde oynattığını düşündüğü şey onu aşktan eder de bilmez
Oysaki sadece ‘kontrol edilemez’e aşık olmaktır gerçek AŞK!
Aşk, bütün duyguların içtimaya geçip aynı tekmili vermesi
Bu tekmili alabilene ‘başkomutan’ diyoruz. SULTAN!.. Yani AŞIK!
Kimimizce mesele, gerçekle karşılaşamamak ve öğrenememek değil ki!
Çıkar uğruna görmezden gelenin ‘bu yapısını’ kendinde sorgulamayışıdır
Temeli çapsız alışkanlıklara dayalı kolay ticaret, çevreyle geçim,
yenilmek korkusundan, yalnız kalmak korkusundan kaçış…
Gerçek alın teri, ilkin bu engeli aşmak
Sorun gerçeği görememek olsaydı kompleksler sende sorgulama açamazdı
Yani her şeyi biliyorsun! Sana lazım olan her şeyi…
Gerçek, sende olan bilginin çalkantısını köpürtür. Doğru, kaymaktadır ama!
Köpükten yutma! Olgunluk, kaymağın demlenmesiyle
Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir başlığında yazı devam ediyor
/Okyanusta Şadırvan. 2012
_______________________________________________________
İlgili Yazılar
BİLGİ Nedir? Bilginin Haberi, BİLGİ değildir. Havadistir
Bilgi, KABUL’ün Sonucu… Kabul Ettiysek Uygularız
Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir
DUR Bi Dakka! Neye BİLGİ Diyorsun?
BİLGİ ve EĞİTİM ÜZERİNE Kısa Kısa
Kavramları KENDİSİNE ait olmayan kimse, DÜŞÜNCEYE mağlup olur
KAVRAMLANDIRMA Nedir Peki? (Anlamakta HIZ, Kavramlandırmadır)
Yemeği BİLGİYLE mi Yiyorsun? SALGIYLA mı? Salgının icrası bir eğitimle mi?
HARF ve MANA
İnsan ve Hayvan
PAPİRÜS Nedir? VAHİ Nedir?
Tazı ZEKA! Tazı MANTIK! (BilgiCİ Kişinin İç Yüzü Nedir?)
BİLİM Denen Neymiş? (Bilimde Rolü Kime Veririz?)
TEKNOLOJİYE Secde Etmiyor Muyuz?
Hangi TIP, Hangi BİLİM?
BİLİM Kendini Aklıyor!?
Yapay ZEKA Diye Bir Şey YOKTUR
Gelişmiş Toplumu Neyiyle Ölçersiniz?
BİLİM Denen Neymiş? Bakalım (2)
AKIL Nedir?
MANTIK Nasıl Çalışır Ve Zihin Kendisini Niçin Göstermez?
ZİHİN İŞGALİNE ‘DUR!’ De
ZİHİN İşgalinden KURTULMAK
ZİHNİYET mi? ŞAHSİYET mi? İşte ‘açık ara’ Ayrıntılar
BİLİNÇALTI Nedir?
Düşünce ile DÜŞÜNMEK Arasındaki Fark (1)
Düşünce ile DÜŞÜNMEK Arasındaki Fark (2)
Düşünce Başka Şey, DÜŞÜNMEK Başka Şey… (3)
1- Düşüncenin Pankartları
2- Düşünceler Zihin Alanımıza Düşerler. ‘Düşünmemiz’ Bunları Karşılar
3- Düşünce bir yerlere zaten disiplinsizce gidiyor. Görevi istekler taşımak!
FİKİR Nedir? Fikirle İdeoloji Arasındaki Fark!
FİKİR Nedir? (2)
RUH Nedir? Niçin Ruhundan Haberin YOK?
KAFAM KARIŞIYOR!
KÖTÜLÜĞÜ “PAYLAŞMA!”
Aradığın Şey Kesinlikle Gösterilmiştir
ANLAMAMAK Diye Bir Şey Niçin Yok? Şunun İçin Yok:
Demek ŞAİR, Demek FELSEFİK! Peki, Kim Bu?
Anlayıp da işine gelmez ‘Ayar Verici Tiplere’ toplu cevaplar
KAVRAMLANDIRMA Nedir Peki? (Anlamakta HIZ, Kavramlandırmadır)
Kavramları KENDİNE ait olmayan kimse DÜŞÜNCEYE mağlup olur
HARF ve MANA
İnsan ve Hayvan
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle