Bu Çağ Çoktan Kapandı
Hiçbir Karanlık Çağ Bu Kadar Uzun Koşmadı
“Ben SANA GÖRE OLAYIM!” Ne Demek?
Çağlar içinde bir gerçek, ‘yanlış anlaşılma çukuruna’ çekildikten sonra
İçeriği hücum görmüş o gerçek üzerinden artık esas çıkarmak, rafa kalkar
Bu gerçeğin özünü açacak bir farklı anahtar, o karanlık çağda hitap eder
Gün ola bu anahtarın da dişleri sıfırlanır. Zira içi boşalan şey burada insandır
İnsan boşalır, İnsan doldurur, İnsanla doldurulur, İnsan doldurur…
Hiçbir papirüs boşalmış insana hitap edemez! Yazılı Kuran da olsa…
Gönlün evi Okulu Kuran’dır. Her devir farklı metotla ‘anahtar dişler’ çıkarır
Okulu Kuran harekete geçmeden Papirüsler anlaşılamaz
Siz çağın değişmesini -Yazılı Kuran anlayışı sabit.. ama cepler-telefonlar,
otolar-garlar, binalar filan mı değişti sanırsınız? Gerçek elbette böyle değil
Okulu Kuran olmamızın yolu değişti! Papirüsler değişmez! Nasıl değişsin ki?
Onun sabit kalmasını YIKICI ister en baştan
ki içine yerleştirdiği mayınlar-linkler, algıdan algıya fırtınalar kopartsın
İnsanda insanın kopukluğu böylece meydana gelsin(!)
Güven Duyan İnsan, İmansız Kalmaktan Hiç Korkar Mı?
Ne tuhaf? Göremiyoruz! ‘Papirüsten imanımızı(!) kaybedecez’ korkusu bile
Şeytanlık yanımızdan, acziyetimize üfürülen, matah korkumuz olmuş?
Güven duyan insan, imansız kalmaktan hiç korkar mı?
Sen ona güvenip yaslanarak hareket edeceksin de o seni hiç bırakır mı?
İşte, bir gerçek ‘yanlış anlaşılma çukuruna’ çekildikten sonra
İçeriği hücum görmüş o gerçek üzerinden artık esas çıkarmak, rafa kalkar
Bu gerçeğin özünü açacak bir farklı anahtar, o karanlık çağda hitap eder
Gün ola bu anahtarın da içi boşaltılmasıyla İsyan çağda zafer elde eder ve
bir sonraki anahtara kadar, çağda cirit atar da kimsenin ona gücü yetmez
Hayat, işte bu mevsimlerle güneşi döndürür! Hayat hep güneşte döner
Anahtarlarla kilitler hep yer değişir. Anahtar kilit olur, kilit anahtar olur!
Kilitlenen kilit, kendini kilitleyen anahtarı kitler de çağlar böyle dönüşür
Örnek verecem! Hem de ispat (anlayana…)
800 yıllık mesnevi ifadeleri, ne demek istiyor anlayamazsın
Ki bu tarikatlar-teşekküller, ‘SIZMA’ hareketine çoktan uğradılar
(Sızma, politik bir kavramdır baknz.)
Ne dedi Mevlana:
Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim. Sen yeter ki ‘Kim O?’ de!
Kim olmamı istiyorsan o olmaya geldim. Evet doğru…
Zaten tüm sözleri tabi ki doğru, burada sorun yok
Ama sorun, ‘bu sözü şöyle anlayan’ çağın insanında…
Bakın neredeyse herkes şöyle alıyor manayı:
“Önemli olan sizin kim olduğunuz değil, Allah‘ın istediği gibi olmanız”
İşte yanlış burada başladı. Çünkü bu sözü yanlış anlayacak algı,
çoktan faaliyete geçirilmiş, ful kapasite çalışıyor 400 yıldır!
Doğru sözde bile anlayışımızdaki yanlışlığın ‘sessizce büyüyen devamı’ şu…
Bu sözler seni mayına muhakkak bastıracak bir köprü, bir link… Nasıl mı?
Çağımız algısı diyor ki: “Esas mesele insanın kendi varlığından arınmasıdır
Rabbınla aranda yalnız sen varsın. Arala kendini o kalır, görürsün”
‘Sen çık aradan, kalsın yaradan’ sloganı yani. E çık aradan, nasıl çıkacaz?
Örneğimizden kastı buraya kadar tabi ki anlamadık, Ama bakın:
“Önemli olan sizin kim olduğunuz değil, Allah’ın istediği gibi olmanız…”
Hayır, gerçekte mana böyle değil! Burada bu manaya kayarsak
kendimizi (hani şu aradan!) çıkaramayız. Lafta kalır, hakikatin gerçekleşmez
Doğru anlayış ne mi? Sen burada kafandaki allahı aradan çıkaracaksın!
Rabbın sana her gün söylüyor. Şunu söylüyor:
[Kapına geldim. Ve ben ‘ben’ olarak inanılmak isteğimden şu an vazgeçtim
Evet, vazgeçtim! Sen, KİM OLMAMI istiyorsan o olmaya geldim!
Ben olarak inanılma isteğim, sana lüx… Sen olarak inanmanı göster hadi!
Onu da yapamıyorsan ‘benim nasıl bir Allah olmamı istiyorsan’ beni öyle bil
Ama bu inancında da istikrarlı ol, tutarlı ol. Kendinde bunu gerçekleştir
Yani ben, sana göre olayım, hadi buna bakalım ve önce böyle başlayalım]
GERÇEKTE ZATEN OLAN-BİTEN DE BUDUR!
Sen nasıl yaşıyorsan Allah da sende öyledir! Peki ‘Gerçek Allah’ mı?
Bu da kendi öz-gerçeğini bulup yaşamakla olur (tahmin edelim)
Sanatçıyım, tahmin etme hakkım var!
Bir Örnek Daha
“Gönlümün yoluna takoz olma aklım. Sonra seni söker atarım”
Bazı kelimeleri böyle değilse de vurgu aynen budur bir Mevlana sözünde
Bu sözü yayınlayanların çokluğu, sonunda ‘aklı başından kaldır at’a getirdi
Kopyala-yapıştır sektörü nelere yol açıyor, bakar mısınız?
Mevlana’nın burada bahsettiği akıl, KISMÎ akıldır. TÜM akıl değildir
Şadırvan’ın
“Allah, akılla bulunmaz. Bulduktan sonra AKILLANIRSIN o başka!
Allah akılla bulunur. Ama hangi akıl? Bu da başka’ diye vurgular geçer yazılarında
Yani kısmî akılla bulunmaz konusu… ‘Akıl NE?’ baknz.
Allah hakikatini bulduran, idrak ettiren AKILdır! Hangi akıl ama?
Doğruyu erdiren akıl, insanın kafa yapısına olumlu-olumsuz nasihat vermez
İdrak ettiren akıldır. İdrak ettiren akıl, idraklere de nasihat vermez
Çünkü burada Mevlana’nın nasihatten ne kastettiği belli
‘Güdük işlem’ anlamında bir vurguda söylemiş (nefsin bi akıl‘la omuz atışı)
Mevlana’nın şu söz gibi dahası da var ki bakınız be diyor akılla ilgili:
İnsan, akılla pir olur, saçı sakalı ağarmakla değil (papirüsçü burayı es geçer!)
Tasavvufun papirüsçüleri nedense akılsızlığa/akılsız yaşamaya pek eğilimli
Fakat bir türlü de vaz geçemezler! Çünkü vazgeçilecek şeyin akılla ilgisi yok
Biz konuyu bu kadar da tutalım. Maksat hasıl olmuştur, devam edelim
Şu parantezi de açıp kapatalım bi:
[Aşkın dahi mantığı vardır
Mantık bir duygu olup, çıkarsamalarıyla çekim gücüne sahiptir
Akıl, Ne yaptığına şahit olma özelliğin
Hakikat, Aklın amaca şahit olması
Biri BİLİNÇ şubesiyle gerçekleşir, diğeri İDRAK şubesiyle
Bu iki akıl şubesi birbirine bağlandığı anda GÖNÜL dünyanda yaşarsın
Böylece AKIL, senin gerçekleştirdiklerin,
Hakikatse sende gerçekleşenlerin bilincine vararak, Aklın Gönle istivasıdır
Böylece akıl ve gönül BİR olur. Aynı şey olur]
Bu Çağ Çoktan Kapandı
Hiçbir Karanlık Çağ Bu Kadar Uzun Koşmadı
Mevlana’nın ve de önceki tüm erbabın geçmiş izahlarıyla
çağda gerekli duruşun gerçekleşmesi mümkün olmaz
Tüm geçmiş erbap,
o çağ şartlarını yaşayan işgal zihinlere, işgale uğradığı yerden söyledi
Dost Mevlana döneminde bir dost Keykubat vardı ki
‘yerleşmiş bir sistem’ kendiliğinden doğal işliyordu. Bugün bu böyle değil
Bugün hiçbir GERÇEK ARİFİN
(fikir ve öğretilerinin yayılması için) destek veren bir KEYKUBAT’ı YOK!
Günümüzde hiçbir gerçek arifin 40 dönüm bostanlı bir KONYA’sı yok
Hatta gelenekselin çökmüş-gitmiş tatbiklerini, ‘son din‘ diye gazlayan ve
devlet erkinin bu miyadı tükenmişlere el-avuç açacak kadar düştüğü acziyet
böyle takoz koyucu bir cehalet, ‘Keykubat, Mevlana ilişkisinde’ yoktu!
Gör: Bu çağ çoktan kapandı. Hiçbir karanlık çağ bu kadar uzun koşmadı
Aslında karanlık, görevi tamamladı. Maalesef bunun hala sürüyor olması,
‘aydınlık isteyenlerin’ inançta şekilciliği terk etmemesinin sonucudur
Yazılı Kuran dahil tüm kopyala-yapıştırcılığın, toplumu yanılttığını deyiveririz
Tabi ki şu saptamama inanmazsın:
Hiçbir karanlık çağda bu kadar zulüm görülmedi. Nebi döneminde bile…
Zira son nebi döneminde, ona kafalarındaki muhammedle ayar veriş yoktu
Bugün ne acıdır ki Muhammedilere muhammedcilik satıyor resmi zalimler
Nereden ele alıyoruz, ne söylüyoruz; şimdi anladın mı?
Muhammedileri ‘muhammedçilikle kandırmaya çıkan’ bir zulüm
‘Ben İslamım’ deyip de Kuran yolunu bu kadar tıkayan, bir cahil düzen…
Böyle bir acı vakayı tarih ne gördü, ne yazdı?
‘Anladık’ Sanmalarımız Kadar Düştüğümüz Bir Hata, Az Mıdır Dostum?
Demek ki alfabeli sözün içinde bir söz var ve biz asıl onu duyamıyoruz!
Bunu başka da izah edebiliriz. Ama nasıl?
Belki alfabenin içinde ‘bir halin duruşu ve güne reçetesi var’ ve bilmiyoruz
Bu bir teknik duruş ve de metotla sağlanabilecek doğallık olsa gerek…
Bugün yaşayan diri erbabın ‘ne manada demeye çalıştıklarını’ anlayabilirsek
çağın bu konjonktürel ifadelerinden çağda yeterli imana ulaşalabiliriz
Geçmiş erbabın uyarıları bu çağa hiç etki etmez!
İnsanlar yanlış yönlenir, o sözler orada o devre bir harekettir
O devir yaşandı bitti! “Bu gün yeni şeyler söylemek lazım cancaazım*”
Bu devirde bu yol, çağın son metoduna pür dikkat sarılarak yürünür
Bir takılmış plağa ‘kişisel tebliğimizi’ strateji yapmaktan sıyrılmadıkça
boşa kürek çektiğimizi fark edemeyeceğiz
Çağı bitiren şey ‘çakma bilimi’ oldu
Anabilim dalı olarak dikilen ‘ideolojik işleyişli tek bir ÇARPIK AHKAM’,
o çağın eğitimindeki tüm kürsülerin, hükmün esasta ortadan kalkmasına
(artçı depremler gibi) yeter de artar bile! Bilim bütündür
Amacı her kürsüde tek: İnsanı mutlu etmek, çağda güven tesis etmek
Bilim, sanatın delillendirilmesidir
‘Din bir afyondur’ demişti ya Siyonizmin siparişçi kalemi…
CEVAP OLSUN: Kanıt diye yastığa yaslandırılan bilim, teknolojinin afyonudur
İşte bu bilim, birilerinin DİNİDİR! Kendi Siyonist dinlerini bilim diye gazladılar
Herkesin dini, aklı kadar. Allah anlayışı da bu yazıyı anladığı kadar ve ötesi
/Okyanusta Şadırvan. 2015
Tıklandığında Açılacak Yeni Pencere konunun ispat yazısıdır
_______________________________________________________
Kelimelerde ayrıntı için Şadırvan Kavramlar Sözlüğü
Index
Toggle